Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İrtica Ve Terör

A. Nazmi Çora

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Tarikatlar
Tarikatlar İslami konulara yaklaşımlarında köktenci ve tutucu tavırlar sergileyen, aynı mezhebe mensup şahıs ların Allah'ı bilme, iman hakikatlerini açığa çıkarma, geliş tirme ve insan hayatında etkili kılma gibi amaçlar doğrultu sunda hareket eden tasavvufi inanç ve görüşleri doğrultu sundaki liderler (murşid-şeyh) etrafında teşkilatlandırılan dini gruplardır. Bu gruplar; (1) Nakşibendi tarikatı (aa) İskenderpaşa cemaati, (bb) Erenköy cemaati, (cc) İsmailaga cemaati (dd) Adıyaman-Menzil dergâhı, (2) Kadiri tarikatı: (aa) Galip Hasan Kuşçuoglu grubu, (3) Halveti tarikatı: (4) Haznevi tarikatı, (5) Rifaiyye tarikatı,
ATATÜRK’E GÖRE OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN ANA ÇOKÜŞ SEBEBİ
Atatürk'e göre, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünü hazırlayan önemli sebeplerden birisi İslamiyet'ten uzaklaşmaktı. Atatürk diyor ki, “Türkler İslam oldukları halde, bozulmaya, yoksulluğa, gerilemeye maruz kaldılar; geçmişin batıl alışkanlık ve inançlarıyla İslamiyet'i karıştırdıkları ve bu suretle gerçek İslamiyet'ten uzaklaştıkları için, kendilerini düşmanlarının esiri yaptılar. Gerçek İslam'ın çok yüce, çok kıymetli gerçeklerini olduğu gibi almamakta inatçı bulundular. İşte gerilememizin belli başlı sebeplerini bu nokta teşkil ediyor...”
Reklam
ATATÜRK VE KUR-AN’ı KERİM
Evet, Türk insanının yaşadığı din gerçek İslam'dan uzak, hurafeler ve batıl inançlar üzerine kurulu bir dindi. Bu din, Türkiye'yi karanlığa götürüyordu. Bu gidişi durdurmanın tek çaresi vardı: Gerçek İslam'ın halka anlatılması... Yani hurafeleri, batıl inançları içinde barındırmayan, Atatürk'ün, “akla, fenne, ilme uygun...” dediği, dinin özünü teşkil eden Kuran'ın anlatılması gerekiyordu. Atatürk bu amaçla şunları söylüyordu: “Türkler, dinlerinin ne olduğunu bilmiyorlar. Bunun için Kuran, Türkçe olmalıdır. Türk Kuran'ın arkasından koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu Kitap'ta neler olduğunu Türk anlasın.” Atatürk, Kuran'a olan bağlılığını onu “Kitab-ı Ekmel” yani (En Mükemmel Kitap)diye tanımlayarak dile getiriyordu. Dolmabahçe Sarayı ve Çankaya Köşkü'ne hafızları çağırtarak sık sık Kuran okutmuş, ayetler üzerinde incelemelerde bulunmuş ve hafızlarla Meal ve Tefsir konularında fikir alış verişinde bulunmuştu.
GELİŞEN VE GÜÇLENEN İRTİCAİ HAREKET
Türkiye'de artık gelişen ve güçlenen bir irticai hareket vardır. Bu hareketin özellikleri; kendi ideologlarını ve yazarlarını eğitim sistemi içerisinde yetiştirmiş ve gerekli mali, fiziki kaynaklan üretebilecek düzeyde sermayeye sahip olması, devlet kademelerinde kadrolaşması, toplumda irticai düşünceye göre hareket eden sendika, iktisadi örgütlenme, parti, vakıf, enstitü ve derneklerin bulunması, ilaveten toplumu ve siyasi iktidarı baskı altına alabilecek yayın vasıtalarını kullanabilmesidir.
DİNİ GRUPLAR
Günümüzde silahlı eylemleri bulunmayan kitabevleri, yayın organları veya bir şahsın görüşleri etrafında toplanan yurtdışı kaynaklı radikal söylemlere sahip gruplar olarak tanımlanmaktadır. Bunlar; (1) Milli görüş, (2) Nurculuk, (aa) Yeni Asya grubu, (bb) Şura grubu (cc) Fethullah GÜLEN grubu, (dd) Mehmet KURDOĞLU grubu (ee) Med-Zehra grubu (ff)
İRTİCAİ UNSURLARIN TARİHİ GELİŞİMİ
Cumhuriyet öncesinde genellikle onaltıncı yüzyıldan itibaren görülen; 1622'deki Genç Osman Olayı, 1656'daki Kadızadeler İsyanı, 1730'daki Patrona Halil İsyanı, 1807'deki Kabakçı Mustafa isyanı, 1909'daki 13 Mart Olayı vb. gibi diğer olaylarda din istismar edilerek, devletin batılılaşma hareketine mani olunmak ve bazı kişi ve gruplara şahsi menfaat sağlamak istenmiştir. Cumhuriyet sonrasında ise; 1920'deki Anadolu isyanlarının bir kısmı, 1925'deki Şeyh Said İsyanı, 1930'daki Kubilay Olayları'nda yine din istismar edilerek, belli kişi ve gruplara çıkar sağlamanın yanı sıra, milli mücadele hareketi engellenmek istenmiş ve tekrar şeriat düzenine geçiş amaçlanmıştır.
Reklam
LAİKLİK TANIMI
En basit anlamıyla, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, dinin devletin işleyişi dışında tutulması anlamına gelmektedir. Laiklik; dinsizlik olmadığı gibi din karşıtlığı da demek değildir. Aklın öncülüğü, bilimin aydınlığı, özgürlük ve demokrasi, anlayışının, uluslaşmanın, bağımsızlığın, ulusal egemenliğin ve insanlık idealinin temeli olan bir uygar yaşam biçimidir. Laik düzende din, siyasallaşmadan kurtarılır, yönetim aracı olmaktan çıkarılır, kişilerin vicdanlarına bırakılır.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.