Rielle büyük bir kalp kırıklığı ile hayatının aşkı Audric’i, en iyi arkadaşı Ludivine’ı, evi olan Baingarde’ı ve halkını geride bırakarak kötü melek Corien’in yanına gitti.Çünkü içinde her ne kadar Güneş’in gücünü taşısa da aslında Kan’ın gücünü daha çok benimsediğini büyük bir acıyla fark etti.Artık kötünün yanında ve bu kötülük, Geçit’i yıkıp Dip Dünya’ya hapsolmuş bütün melekleri serbest bırakmasını istiyor ki savaş başlasın ve tüm dünyalara hükmedebilsinler.
Eliana, İmparator’un yani Corien’in eline düştü çünkü Corien, bin yıl önce Rielle ile başaramadığı yükselişi Eliana’nın güçlerini kullanarak başarmak niyetinde.Corien’in planına göre, Eliana’nın gücü sayesinde Simon zaman ipliklerini örebilecek ve böylece zamanda geriye gidip Rielle’i geri getirip planını kaldığı yerden devam ettirebilecek ve böylece hem savaşı hem de kaybettiği aşkı geri kazanabilecek.Ancak işler Corien için hiç de öyle düşündüğü gibi yürümeyecek, ne bin yıl önce Rielle ile ne de bin yıl sonra Eliana ile.
Böylece, yanlış bir zamanda yapılan yolculukla başlayan macera, doğru bir zamanda yapılan yolculuk ile daha da efsanevi bir maceraya dönüşüyor.
Mükemmeldi, süper ötesiydi ne desem az.Bu iki güçlü kadını çok özleyeceğim.Sadece Rielle ve Eliana’yı değil Simon, Audric, Zahra, ve Ludivine’ı da.Corien her ne kadar kötü ve başına gelenleri haketmiş de olsa onu da ayrı bir sevdim.İyi ki okumuşum, çok güzel bir final kitabıydı.Yazar ve seri favorilerime girdi.Empirium üçlemesi, Gölge ve Kemik serisini hatırlattı bana çoğunlukla, bir ara tekrar okumasını yaparım belki.
