Türkiye'deki bir dönemin (90'lar) vahşi yüzünü, kendisine (Kumandan Salih Mirzabeyoğlu'na) nasıl gösterildiği ve bunun yanında sadece kendilerine değil başka görüşlerden hatta yoldan geçen adamın bile sözde devletin(!) gadrine uğradığı, insanlığın hafsalasının almadığı işkencelere maruz kaldığı ve yine bu işkencelerin polis ve MİT'in elinden olmasının, "tenimizi edebilirsiniz ama ruhumuzu asla!" duruşuyla, zehri bala tahvil edercesine bir üslupla anlatılışı... Kanalizasyondan müteşekkil bir oluşumun fertlere ve topluma olan fiziki ve ruhi işkencelerinin çerçevesi içinde Kumandan'ın, kendisine işkence eden kişileri gözü kapalı ama kalbi açık şekilde birbirlerinden ayırt etmesi, işkencecilerin ucuz yollarla kendisine tesir edebilecekleri düşüncesini tersyüz etmesi bir yana kendisine yapılan eziyetlerin aslında nefsinin bir yansıması olarak ele alır ve yine işkencecileri de kendi nefsinin her birinde aksetmiş olduğunu belirterek içinde bulunduğu duruma nasıl tahammül edebildiğini görüyoruz ki bu çok yüksek bir düşüncedir ve ehlinde parıldar diyebiliyorum.
Bu münasebetle bir dönemin, domuz yüzünü görmeniz ve Kumandan'ı tam manasıyla anlamasak bile anlama gayreti içinde olacağımız bir eser olarak -kuru bir şekilde okunmamasını da göz önünde tutarak- okunmasını tavsiye ederim.