Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İskitlerin Tarihi

Ekrem Memiş

İskitlerin Tarihi Gönderileri

İskitlerin Tarihi kitaplarını, İskitlerin Tarihi sözleri ve alıntılarını, İskitlerin Tarihi yazarlarını, İskitlerin Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şunu özellikle vurgulamak isteriz ki, Eski Yakın Doğu ve Avrupa kavimleri ata binmeyi, binek atlarını eğitmeyi ve at-koşum takımları imal etmeyi İskitler'den öğrenmişlerdir.
Sayfa 96 - Altınpost Yayınları
Onların İran orijinli olduğu fikrine biz şahsen katılmıyoruz. Çünkü eğer İskitler İranî bir kavim olsalardı, Pers Büyük Kralı Darius, onlar üzerine büyük çaplı bir askeri sefer düzenlemezdi. İskitler de İranlılar'a akraba olsalardı, onlara karşı ordu toplamazlar, İran (Pers) ordusuna büyük kayıplar verdirmezlerdi. Demek oluyor ki, İskitler'in Persler'le yani İranlılar'la akrabalığı, mantıken mümkün değildir.
Sayfa 96 - Altınpost Yayınları
Reklam
Gerçekten, İskitler'in Güney Rusya'ya Çin sınırlarından gelmiş olmaları, ata ve biniciliğe verdikleri büyük önem, son derece savaşçı ve mücadeleci bir ruha sahip olmaları, ölü gömme adetleri, gelenek ve göreneklerine bağlılıkları, savaşlarda uyguladıkları taktikler, onların Türk olduklarını açıkça ortaya koymaktadır. Bütün bunlar bir yana, İskitler'e ait olduğu kabul edilen Esik Kurganı'ndan çıkarılmış yazıların dilinin Türkçe olması ve bu yazının Göktürkler zamanında Orhun kitabelerinin yazımında da kullanılmış olabileceği fikri gittikçe kuvvet kazanmaktadır.
Sayfa 95 - Altınpost Yayınları
MÖ. 1. Binyılın başlarında Çin'in batı sınırlarına yakın sahalarda yaşayan, fakat MÖ. 8. yüzyılın başlarında vuku bulan kavimler göçü neticesinde batıya doğru itilerek, MÖ. 6. yüzyılda Güney Rusya'yı kendilerine yurt edinen. İskitler, MS. 2. yüzyıla kadar tarih sahnesinde kalmayı başaran uzun ömürlü nadir milletlerden biridir.
Sayfa 95 - Altınpost Yayınları
İskitler'in dili hakkında fikir verebilecek bir yazı da Kazakistan'da Alma-Ata yakınlarındaki Esik kurganında ele geçirilmiştir. Küçük bir kap üzerinde yer alan bu yazıyı deşifre eden, Amancalov isimli bilim adamıdır. Bu kabın üzerindeki yazıda şu ifade yer almaktadır: "Khan uya üç otuzı yok bolt utigsa tozildı." Söz konusu ifade günümüz Türkçesine: "Han'ın oğlu yirmi üç yaşında yok oldu (Halkın?) adı sanı da yok oldu, şeklinde aktarılmıştır. Esik kurganında bulunan bu yazının dilinin Türkçe olduğu kabul edilmektedir.
Sayfa 92 - Altınpost Yayınları
Sus'ta bulunmuş olan çivi yazılı metinler üzerinde çalışan Mordtmann, İskit (Saka) dilinin Ural-Altay dil grubuna girdiği düşüncesindedir.
Sayfa 92 - Altınpost Yayınları
Reklam
İskitler'in, kendilerini süslemeye ve ziynet eşyaları takmaya karşı, atlarını ve atlara ait olan şeyleri süsleme ye gösterdikleri itina ve önemden daha az olmayan gerçek bir tutkuları vardı. Onların mücevherat aşkı, her devirde kendini gösterdi.
Sayfa 86 - Altınpost Yayınları
İskit sanatının önemli bir parçasını da aynalar oluşturur. Aynalar, her İskitli'nin evinde mutlaka bulunması gereken eşyalardandı ve ailenin önemli fertlerinden her birinin, kendisine ait bir aynaya sahip olmuş olması, muhtemel gibi görünüyor. […] Aynalar muhtemelen ikili bir amaca hizmet ettiler. Çünkü nomatların, bu tür objeleri mezarlarında bulundurmaktan yeterince gurur duydukları aşikâr olmasına rağmen, çok muhtemeldir ki, ilkel bir inanca göre aynalar, Âdemoğlu'nun üstünlüğünü ele geçirmek için tetikte bekleyen kötü ruhları uzaklaştırıp defetmede yardımcı bir teferruat olarak da düşünüldü. Ayna aynı zamanda, Büyük Tanrıça'nın bir özelliği olarak da nazarı dikkate alınmış olabilir.
Sayfa 84 - Altınpost Yayınları
Ölü gömme adeti
Kralları öldüğü zaman İskitler, söz konusu bölgede, kare şeklinde büyük bir çukur kazarlardı. Bu çukur hazır olduktan sonra onlar, cesedi alırlar, içerisini kokulu nebatlarla doldururlar, üzerine bal mumu sürerler ve bir arabanın üzerine koyarlardı. Ölüyü teslim alanlar, bir kulaklarının memesini keserler, başlarını çepeçevre kazırlar, kollarının etlerini çizerler, alınlarını ve burunlarını yırtarlar, sol ellerine ok saplarlardı. Daha sonra cesedi, kendi idarelerindeki bir başka kabileye getirilerdi: İlk olarak götürüldüğü yerin ahaliside peşinden giderdi. Böylece ceset, bir kabileden bir diğerine olmak üzere dolaştırılır ve bütün halk toplulukları dolaştırıldıktan sonra ölü, imparatorluğunun en uzak ülkesi olan Gerhi memleketine götürülürdü. Çünkü mezar orada kazılırdı. Mezarın içine çimen yayılır, ceset üzerine konulurdu; ölü yere saplanmış mızraklarla çevrilir, üzerine ağaçtan bir gölgelik konulur, sazlarla örtülürdü. Mezarın içinde boş kalan yere zevcelerden birisi, elinden içki içtiği kimse (saki), bir aşçı, silahtarı, uşaklarından birisi, bir haberci ve atları boğulup konulur, kullandığı şeylerden birer tane ve altın kupalar konurdu (gümüş ve bakır kullanmazlar).
Sayfa 75 - Altınpost Yayınları
Aslında, mevcut bütün materyaller, İskit kadınları, erkeklerden çok daha renkli elbiseler giyinseler de, onların yine de göz hapsinde tutulduğunu, kocalarının yanında ata binmek yerine, çocuklarıyla arabaların içerisinde seyahat etmeye zorlandıklarını, kendilerini tamıyla ev işlerine vermek mecburiyetinde bırakıldıklarını ve bazı durumlarda eşleriyle birlikte ölmeye zorlandıklarını göstermeye meyillidirler.
Sayfa 63 - Altınpost Yayınları
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.