Her medeniyet anlam yüklediği kavramlar üzerine inşa edilir. Bu
bağlamda denilebilir ki medeniyetler kendi düşünce dünyasının şekillenmesinde yapı taşı görevi gören kavramlarını da kendileri oluşturur. Bu
kavramların muhtevasını daha sonra zenginleştirerek bunlardan deyimler,
atasözleri veya önermeler ortaya çıkarır. Bu oluşumda en büyük pay düşünce alanında lokomotif görevi yapan filozoflarındır.
Toplumun tümü veya her bir ferdinin iyi-kötü, güzel-çirkin kavramlarının mihenk taşı kabul edilerek oluşturulduğu, dini, milli, ahlaki ve
tarihi erdemleri de içinde barındıran, örf, adet, gelenek ve göreneklerle
meczedilmiş ahlak kuralları, asıl gaye olan mutluluk tesisi için hayatın
her merhalesinde filozofların birinci derecede düşünce sistemlerini meşgul etmiştir.
Dinlerin, inanç ve düşünce sistemlerinin asıl amacının mutlu fert ve
mutlu toplumlar oluşturmak olması hasebiyle farklı din, inanç ve düşünce
sistemlerinde aynı hedefe yürüme konusunda bir paralellik görülmektedir. İslam Ahlak Esasları ve Felsefesi adlı bu çalışmamızda söz konusu
durum açık bir şekilde kendini belli etmektedir. Gaye ve hedef aynı olunca, o hedef ve gayeye götüren yolların benzerliği kadar tabii bir şey olamaz.
“İslam Ahlak Esasları ve Felsefesi” adı altında yaptığımız bu çalışma, İslam ahlak ilkeleri ile bu ilkelerin felsefi yorumlarını incelemeyi
amaç edinmiş bir çalışmadır. Şüphesiz her iki alanı bir ahenk içerisinde
ele almanın birtakım zorlukları bulunmaktadır. Bu zorlukların başında,
vahiy ve peygamber tavsiyesi olan ahlaki ilkeler ile beşeri bir hasıla olan
felsefi görüşlerin uyum içinde götürülmesi gelmektedir. Ayrıca İslam
öncesi dönemlerde ortaya çıkmış kimi ahlaki görüşlerin, İslam ahlakı ve
Müslüman filozofların bu konularda ileri sürdüğü fikirlerle uyum içinde
ele alınması da üzerinde durulacak önemli bir sorundur.
Yapmış olduğumuz bu çalışma, bütün bu problemler de dikkate
alınarak planlanmış ve mümkün olduğu kadar İslam ahlak ilkelerini
felsefî birikimle uzlaştıracak bir incelemeyi hedeflemiştir. Böyle bir amaç
doğrultusunda hazırladığımız bu eser, Türkiye’nin değişik üniversitelerine mensup ve alanında bilgi birikimine sahip olan seçkin akademisyen ve
bilim adamlarının emeklerinin ve alın terinin bir sonucudur.
Prof. Dr. İsmail Erdoğan
Doç. Dr. Enver Demirpolat