İslam Coğrafyası (Ahsenü't-Takasim) kitaplarını, İslam Coğrafyası (Ahsenü't-Takasim) sözleri ve alıntılarını, İslam Coğrafyası (Ahsenü't-Takasim) yazarlarını, İslam Coğrafyası (Ahsenü't-Takasim) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dinî, sosyal, kültürel ve politik hayatın bir parçası olarak mezhepler, farklı eserlerde de yer almıştır. Mezheplerin zaman içerisinde kurumsallaşarak farklı bir boyuta varması, sadece milel ve nihal, mâkalat türü eserlerde sınırlı kalmasını engellemiştir. Birçok alanla mezhepler ilişkili hale gelmiştir. Dolayısıyla farklı türlerden oluşan
Şehirler şu on özellikleriyle tebarüz ederler; Mürüvvet Bağdat'ta, fasih dil Kufe'de, sanat Basra'da, ticaret Mısır'da, zulüm Rey'de, kalabalık Nisabur'da,cimrilik Merv'de , böbürlenme Belh'te, zanaat Semerkand' dadır.
Kitabı okudum güzel fakat sürümü bitmiş tarihi bilgiler veriyor. Zaten ilk coğrafya eseri olması dolaysıyla önemsiyorum. Çevirisi fena sayılmaz akıcı okurken okuyucuyu zorlamıyor zira önemli olan akıcılık. Çeviri yapan çevirmen 2 şeyi çok iyi bilmesi gerek. İlki çevirdiği dillerin ikisinede tam vukufiyet. İkincisi ise çevirdiği kitabın konusuna ve kitab hangi disipline ait ise o disipline hakim olma. Dolaysıyla çevirmen disipline ait özel kavramlara vakıf olmalıdır. Bu çeviride benim gördüğüm ve ciddi bir hata olarak karşımıza çıkan şey tercümanın anokranizm ve presentizm gibi ciddi hataya düşmüş olması. Örneğin Mukaddesi kitabını hicri 4.yy yazmış o çağda garson, parfüm, ofis, cemevi ne arar. Hasılı kelam "traduttore, traditore" durumuna düşmemek için daha dikkatli olmak lazım diyorum ...
Söylediklerine göre Taberiye halkı iki ay rakseder, iki ay kaşınır, iki ay harman kaldırır, iki ay çıplak dolaşır, iki ay tütün içer ve iki ay da çamur banyosu yaparmış. Yine aynı söylentiye göre raksetmelerinin sebebi çok pire olması imiş. Sonra iki ay boyunca onları lotus bitkisiyle kovarlarmış. Sinekleri et ve meyvelerden sinek kovucularla uzaklaştırırlarmış. Çıplak dolaşmalarının sebebi aşırı sıcaklarmış. Şeker kamışı sordukları için çamur banyosu yaparlarmış.
Bir gün amcamla sohbet ederken ona dedim ki, “Ey amca! Velid Müslümanların servetini bir Dımaşk Camii için harcamakla iyi etmedi. Eğer bu kadar parayı yol ve atölyelerin yapımı için harcasa, kaleler kurdursa daha iyi ederdi.” Bana şu cevabı verdi: “Yeğenim, hiç de öyle değil ve Velid en doğrusunu yaptı. Çünkü o, Suriye’nin bir Hıristiyan ülkesi olduğunu, onların burada göz alıcı kiliseler ve binalar yaptıklarını, Kumame, Lydda ve Roha kiliselerinin şöhretinin dünyayı kapladığını görünce, Müslümanların dikkatini bu kiliselerden bir camiye çevrilmesini sağlayacak ve dünyanın harikaları arasında yer alacak bir cami yapılması gerektiğini anladı. Görmüyor musun Abdülmelik Kumame kilisesinin heybet ve azametini görünce onun Müslümanları etkilemesinden korkarak Kudüs’te şimdi gördüğün Kubbetü’s-Sahra’yı yaptırdı.”
Bölgeye Şam denmesinin sebebi Ka’be’nin şâmesi (sol tarafı)nda
yer almasıdır. Kimilerine göre uğursuz olduğu için Şam denilmiştir. Kimileri kırmızı, beyaz ve siyah benekli taşlarından dolayı Şam denildiğini söylerler.
Mekke halkı kibirlidir. Yemen halkı naziklikten nasibini almamıştır. Omman halkı hilekârdır; teraziden çalar ve fâsıktır. Aden’de alenî zina yaparlar. Ahkâf halkı sapık heretiktir. Hicaz halkı ise fakirdir ve toprakları verimsizdir.
Mekke’de mezhep kavgaları terzilerle kasaplar arasındadır. Çünkü terziler Şii, kasaplar Sünnidir. Benzeri kavgalar Aden’de reyhan satıcıları ile denizciler, Yanbu’da Sünnilerle Şiiler arasında da vardır.
Yazılışında “sad” ( ص) harfi bulunan her ülkenin halkı ahmaktır ve bundan Basra ( بصرة ) istisnadır. Eğer Massisa ve Sarsar gibi, bir şehrin adında iki “sad” varsa, Allah onun şerrinden korusun. Kişinin ait olduğu şehri gösteren iki harf vardır: Râzi, Mervezî ve Siczî’de olduğu gibi “z” ve “y”. Curcân, Mukan ve Errecân gibi sonu “ân” (ان) ile biten her memleketin bir özelliği veya iyi bir tarafı vardır.