İslâm' da Evlilik ve Mahremiyetleri

Abdullah Aydın

İslâm' da Evlilik ve Mahremiyetleri Quotes

You can find İslâm' da Evlilik ve Mahremiyetleri quotes, İslâm' da Evlilik ve Mahremiyetleri book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
BOŞANMA HAKKI NEDEN ERKEĞE VERİLMİŞTİR?
Boşama hakkının sadece erkeğe verilmesine sebep, yaradılış itibarıyla erkeklerin daha soğukkanlı olmalarıdır ve kadınlar gibi çabuk karar vermemeleridir. Olaylar karşısında tahammül sahibi ve sabırlıdırlar. Boşanma hakkını bu sebeple her sıkıştıkları anda kullanmaya kalkmazlar. Ancak çaresiz kalınca talaka başvururlar. Kadın doğuştan tezcanlı ve çabuk hüküm verecek mizaçtadır. Âdet ve lohusa hallerinde bu hali ve asabileşmesi daha da artar. Zaten kadınların ekseriyetle sinirli ve hırçın oldukları malûmdur. Bu sebepledir ki boşama hakkı kadında daha çok suiistimal edilmeye müsaittir. Hal böyle olunca ufak bir anlaşmazlık sonunda yuvanın yıkılması mümkün olur.
Çocuğun anasına karşı olan saygısı ve hürmetini, meşgul olduğu sanatta daim olmasını, gelip giderken küçük ve büyüklerine karşı olan sevgi ve saygısını kontrol etmek babaya düşen bir görevdir. Erkek çocuklarına karşı olan vazifelerini ifa ettiği gibi, âilesine yapacağı ev işlerinde yardımcı olmak ve Resûlullah'ın bu husustaki sünnetine tabi olmak en büyük gayesi olmalıdır. Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki: «Sizin hayırlınız, kadınlarınıza karşı hayırlı olanınız ve âilesine karşı en şefkatli olanınızdır.» Hz. Aişe diyor ki: Resûlullah, elbiselerini yıkar, koyun sağar, kendi hizmetini kendisi görürdü. Erkeğin âilesine karşı izahını yaptığımız şekilde alçak gönüllülük ederek karısına yardımcı olması, âilenin huzur ve saâdetini temin edeceği gibi bolluk ve bereketin artmasına, evlilik bağlarının sağlamlaşmasına, karısını daha çok kendisine bağlamasına yardımcı olur. Bu erkeğin şan ve şerefini muhafaza etmesi demektir.
Reklam
Özet olarak araplar, millî birlik ve beraberliği sağlayacak, kendilerini medenîleştirecek , hak yolu gösterici ne varsa, hepsinden uzak ve mahrumdular. İşte İslâm güneşi böyle bir zamanda doğdu. Ve Peygamberimiz işte böyle bir toplumu ıslah etmeye ve eğitmeye görevliydi. Muhakkak ki bu da bir kılıç darbesiyle yapılacak iş değildi. Böyle bir toplumu ve dünyayı içinde bulunduğu küfür ve ahlâksızlık karanlığından kurtarabilirdi. Peygamberimiz de ilâhî emirlerin ışığında işe başladı. İlâhî emir ve yasakların, toplumun maddî ve mânevî ihtiyaçları hesap edilerek zaman ve yer göz önünde bulundurularak gelmiş, benimsenip uygulanmasını kolaylaştırmıştır. Bilindiği gibi ilâhî emir ve yasaklar bir anda gelmemiştir. Kur'anı Kerim yirmi üç senede tamamlanmıştır. Yüce Allah, insanların durum ve ihtiyaçlarına bakarak zaman zaman âyetlerini göndermiştir. İslâmiyet , insanların yaratılışlarına, kabiliyetlerine, ahlâk ve olgunluklarına göre yeni bir düzen getirmiştir.
Kadı Şüreyh, o hanımla tam yirmi sene geçinmiş. Bu kadar senede hanımının bir ayıbını görmemiş. Bunun tersine bir komşuları varmış. Onun da hanımı huysuz terbiyesizmiş, evlerinde her gün kavga ve dırıltı, dayak patırtısı eksik olmazmış. Onların halini gören Kadı Şüreyh, Hanımı Zeyneb için şöyle bir methiye yazmış: «Zevceler içinde Zeynebim bir tek Kırılsın ellerim, vurursam kötek Adaletsizliktir suçsuzu dövmek Zeynebime haktır methedip övmek. Kadınlar içinde o bir güneştir Diğer kadınlarsa yıldıza eştir Güneşin yanında yıldızlar kaybolur Erkek saâdeti yuvada bulur. Zeyneb itaatlidir, Zeyneb sadıktır Ona dayak değil Methiye layıktır.» İşte güzel huylu kadınlar, böyle methedilmiş, iyilikleri methiyeler şeklinde yazılmıştır.
Cinsî münâsebet şehveti iki faydayı sağlama açısından insana verilmiştir. 1. FAYDA: Neslin devâmıdır. 2. FAYDA: Cinsî münasebetin zevkine varmakla, âhiretteki daha büyük zevki hatırlamak ve ona hazırlanmak. Cinsî münâsebetin zevki kısa bir süre değil de devâmlı olsaydı, bütün zevklerin en kuvvetlisi olurdu. Âhirette ise bu zevk devâmlıdır. Herhangi bir şeye teşvik veya herhangi bir şeyden korku insanı saâdete ulaştırır. Bu da daha önce zevkine ermek veya acısını tatmakla olur. Zevki bilinmeyen şeye fazla rağbet edilmez. Cinsî münâsebet şehvetinin bu iki faydası vardır. Ancak bu faydaların yanında insanı felakete sürükleyen zararları da vardır, insan bu şehvetine meşrû daire içinde hâkim olup onu normal durumda tutmazsa hem dünyada hem de âhirette perişan olur.
Münafıklar ve çarpık kafalı sapıklar, Resûlullah efendimizin çok evliliğini dün ve bugün tenkid konusu yapmışlar ve yapmaktadırlar da... Hz. Muhammed'i şehvetine tutkun bir insan gibi göstermeye kalkışmak kimsenin kârı değildir. Bilindiği gibi Peygamberimiz yirmi beş yaşına kadar hiç evlenmemişti. İçinde yaşadığı bölge ikliminin ve toplumun durum ve yaşayışı göz önüne getirilecek olunursa, onun bunca zaman tertemiz bir hayat sürmesi, şehvetine düşkün olmadığını gösterir. Yine yirmi beş yaşından elli yaşlarına yakın uzun bir zaman nâmûs ve dürüstlüğü ile kendisinden yaşça çok büyük olan Hz. Hatice ile evlilik hayatını sürdürmüş oluşu ve akabinde 4 -5 sene yine büyük bir iffet duygusu içinde bekâr yaşamış olması da onun şehvet düşkünü olmadığını gösterir. Peygamberimizin çok kadınla evliliği elli üç yaşında iken başlamıştır. Bu dönemden sonra da şehevi arzu ve isteklerin durakladığı bu yaşlarda bir insanın hele Peygamberliği evrensel olan en son Peygamber Hz.Muhammed (S.A.V.)'in çok kadınla evlenmesi, nefsânî arzularının esaretine girmek ile izah edilemez; tersine burada birçok hikmetler aranır ve aranmalıdır da. Hz. Muhammed (S.A.V.)'in söz ve hareketleri, durum ve tutumları, dâima ilhamını dinden alırdı. Ne söylerse, ne yaparsa Allah emrine uygun olurdu. Bu nedenle Peygamberimizin söz ve hareketleri bizim için uyulması gereken bir kaidedir.
Reklam
98 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.