İslam Felsefesi Tarihi sözleri ve alıntılarını, İslam Felsefesi Tarihi kitap alıntılarını, İslam Felsefesi Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslam’ın kendi sınırları içinde tartışma, yedinci yüzyılın ortalarında ilahi adalet ve insanın sorumluluğu meseleleri çevresinde başladı. Otoriteler, ilk kelamcılardan bir grubun, cüz’i irade ve kader meselesinin tartışmasıyla meşgul olduğunu ve genellikle ortaya atılan ilk büyük mesele olarak bunu kabul edildiğini haber verirler. Bu düşünce çizgisini sürdüren Mu’tezile, bir yandan ferdin hürriyetini kabul etti, diğer yandan Allah’ın adaletini tasdik etti. Ve tabii olarak, her ne kadar görüşlerini Kur’an’dan iktibaslarla destekledilerse de genel eğilimleri, bu düşüncelerinin desteklenmesinde tamamen ahlaki ve rasyonel karakterli delillere ulaşmaktı.
Bu hikmetin aslı dünyaya bağlı nefse bedenin
çirkin zevklerinden vazgeçmesi ve bakışını güzelliğin ve göz kamaştıran parlaklığı onu görmesine engel olan ışığın nihaî kaynağına çevirmesi için bir çağrıdır; şöyle ki, onun "güzelliği, güzelliğini örten perde olmuştur ve ancak batarken tam olarak görülebilen güneş gibi" bu azametle parlarken ancak donuk bir suretle idrakedilebilir.
Matematikle Kindî, sayı, harmoni (te’lif), geometri ve astronomi ilimlerini kasteder; bunların başı sayı ilmi yani aritmetiktir, çünkü, eğer sayı olmasaydı hiçbir şey olmazdı.
Farabi düşüncesindeki metafizik ve siyaset arasındaki yakın ilişki, İslam inanç sisteminde ifade edildiği gibi, Allah, kainat ve hemcinsleri ile olan münasebetinde organik bir insan anlayışı tasvir eder. Bu görüşe göre, siyaset ve ahlak, metafiziğin yahut onun en yüksek tezahürü olan ilahiyatın, yani tanrı ilminin bir uzantısı ya da gelişmesi olarak kabul edilir. Bu yüzden Farabi’nin büyük metafizik eseri Ârâ’u Ehl el-Medineti’l Fâzıla şüphesiz Farabi’nin modeli olan, Platonun Cumhuriyetindeki gibi adalet ve insanın devletle münasebeti müzakeresiyle başlamaz, fakat ilk Varlık’ın ya da Platinus’un Bir’inin, O’nun sıfatlarının sudûr yoluyla alemdeki mevcut çokluğu nasıl meydana getirdiğiyle başlar.