Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam Felsefesi Tarihi

Macit Fahri

En Eski İslam Felsefesi Tarihi Gönderileri

En Eski İslam Felsefesi Tarihi kitaplarını, en eski İslam Felsefesi Tarihi sözleri ve alıntılarını, en eski İslam Felsefesi Tarihi yazarlarını, en eski İslam Felsefesi Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu hikmetin aslı dünyaya bağlı nefse bedenin çirkin zevklerinden vazgeçmesi ve bakışını güzelliğin ve göz kamaştıran parlaklığı onu görmesine engel olan ışığın nihaî kaynağına çevirmesi için bir çağrıdır; şöyle ki, onun "güzelliği, güzelliğini örten perde olmuştur ve ancak batarken tam olarak görülebilen güneş gibi" bu azametle parlarken ancak donuk bir suretle idrakedilebilir.
Sayfa 143Kitabı okudu
İslam’ın kendi sınırları içinde tartışma, yedinci yüzyılın ortalarında ilahi adalet ve insanın sorumluluğu meseleleri çevresinde başladı. Otoriteler, ilk kelamcılardan bir grubun, cüz’i irade ve kader meselesinin tartışmasıyla meşgul olduğunu ve genellikle ortaya atılan ilk büyük mesele olarak bunu kabul edildiğini haber verirler. Bu düşünce çizgisini sürdüren Mu’tezile, bir yandan ferdin hürriyetini kabul etti, diğer yandan Allah’ın adaletini tasdik etti. Ve tabii olarak, her ne kadar görüşlerini Kur’an’dan iktibaslarla destekledilerse de genel eğilimleri, bu düşüncelerinin desteklenmesinde tamamen ahlaki ve rasyonel karakterli delillere ulaşmaktı.
Sayfa 16
Reklam
İslam’da felsefe ve kelamın gelişmesi, sekizinci yüzyılın ortalarında Abbasilerin ayaklanması ile irtibatlıdır. Bu dönemde ilim ve felsefeye olan alaka o derece arttı ki, ilmi ve felsefi eserler artık ferdi çaba ve insiyatif meselesi olmaktan çıktı. Çok geçmeden devlet onun yükselmesinde etkin rol oynadı ve bu etkinliğin entelektüel akisleri çok önemli boyutlar kazandı. Felsefi tartışma yahut araştırmalardan doğan kelami bölünmeler bütün İslam cemiyetini üzdü. Halifeler, bir kelami görüşü diğer görüşe karşı tutmakta ve siyasi sebeplerle o görüşe bağlanılmasını istemekteydiler. Ve tabii bunun kaçınılmaz sonucu, kelamın çok geçmeden siyasetin hizmetine girmesiydi. Netice olarak düşünce ve vicdan hürriyeti ciddi bir şekilde tehlikeye girdi. Şüphesiz, bu gelişmenin asli sebebi, İslam’da ilke ile yasa, maddi alanda manevi olan arasındaki mevcut; yakın, karşılıklı ilişki (korelasyon) dir. Ancak böyle bir gelişme, yabancı fikirlerin meydan okumasını ve akidenin bağlarından kurtulmayı gerektiriyordu. Bu görev tamamen Grek fikirlerinin ve Grek entelektüel merak ruhunun girişiyle yerine getirildi ki bu, İslam’ın anlaşılması için son derece önem ifade eden çift kutuplu bir tepkiye yol açtı. Grek düşüncesinin girişinin sebep olduğu en köklü ihtilaf, ciddi bir şekilde, vahiy bilgisini felsefi düşüncenin kontrolüne sunmaya çalışan ilerici unsurla, kendini, küfür ya da muhtemelen yabancı olması hasebiyle felsefeden tamamen uzak tutan muhafazakar unsur arasındaydı.
Sayfa 17
Sekizinci asrın sonlarında kelami münakaşalar öyle bir sofistikasyon noktasına ulaşmıştı ki, artık eski silahlar, o esnada devlet otoritesinin desteğini alan Sünniliğin müdafaası için kafi değildi.
Sayfa 19
Arapça kaynaklardaki bir rivayete göre, mantık tetkikleri Farabi’ye kadar burhan ve sofistik delillerin bünyelerinde sakıncalar barındırmaları sebebiyle Birinci Analitik’den öteye gitmemiştir.
Sayfa 26
Kesin olan şu ki, ilmi ve felsefi eserlerin tercüme edilmesi işi ciddi bir şekilde Abbasiler dönemine, ve özellikle “fıkıh sahasında mütehassıs, felsefe ve astronomiye düşkün” olduğu söylenen el-Mansur’un saltanatına kadar başlamadı.
Sayfa 30
Reklam
Yanlışlıkla Aristo’ya nispet edilen Theologia
İslam’ın felsefesi düşüncesi üzerinde en kat’i tesiri olan Grek eseri, zannedilebileceği gibi Aristo’nun nazari düşünce sahasındaki en büyük eseri, yani gördüğümüz üzere, dokuzuncu asrın ortaları gibi oldukça erken bir devrede Arapça’ya geçme imkanı bulmuş olan Metaphysica’sı değildi. Dahası, yanlışlıkla Aristo’ya nispet edilen ve Grek yazarı bilinmeyen Thelogia idi.
Sayfa 43
52 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.