İslam Felsefesine Giriş

Mehmet Bayrakdar

En Eski İslam Felsefesine Giriş Sözleri ve Alıntıları

En Eski İslam Felsefesine Giriş sözleri ve alıntılarını, en eski İslam Felsefesine Giriş kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Stoacı filozofların hiçbir eseri Arapçaya çevrilmediğinden, onların İslam felsefesinin oluşumuna ve genelde İslam düşüncesine doğrudan ve sürekli etkilerinden bahsedilemez. Ancak yukarıda isimlerini zikrettigimiz Helenistik devir filozof ve yazarlarının vasıtasıyla dolaylı bir etkileri olmuştur.
Halbuki İslam aleminin çöküşünün asıl sebebi, ne felsefe ve bilime verilen değer ve gösterilen rağbet ne de onlardan kaynaklandığı düşünülen iman zayıflığıydı. Asıl sebep hiç şüphesiz dini, mezhebi görüş ayrılıklarından, sık sık da zamanın hükümdarları arasındaki siyasi taht kavgalarından kaynaklanan siyasi ve ideolojik bölünmelerdir ki başlangıçlar ta İslam'ın ilk devirlerine kadar varır.
Reklam
Gazali'nin özellikle Makâsıdu'l-Felasife, Teháfütü'l-Felasife ve el-Munkiz adlı eserleri iyi tetkik edilecek olursa, onun filozofların görüşlerini tenkit ederken, felsefesinin değil, onların şahsi görüşlerini tenkit ve reddettiği görülür. Bunu yaparken, Gazali sadece dini nassları ileri sürmekle yetinmez, kendi şahsi özgün felsefesini yansitan mantiki, felsefi ve bilimsel görüşlerini de ileri sürer. Elbette, Gazali'nin tenkitlerini felsefe düşmanlığı olarak göstererek o devirlerde saptırılması ne kadar hatalıysa, onun tenkitlerine bugün felsefi düşünceler olarak bakmamakta da o kadar hatalıdır. Çünkü bir filozofun, illa da daha öncesi bir filozofu hareket noktası alarak onun yönünde bir felsefe yapması beklenemez. Gazâli, Aristoculuğa rağmen bir felsefe yapmıştır. O hâlde felsefenin İslam'da gerilemesi bağlamında Gazali'ye illa da bir suç yüklenecekse onun tek suçu tenkitlerinin yanlış değerlendirilmesidir, denebilir.
Bilindiği gibi, Aristo'nun ilim anlayışına göre birinci derecedeki gerçek ilim, değişmeyenin, yani tanrısal varlığın ilmi, ikinci derecedeki gerçek ilimse tabii varlıkların ilmidir. Aristo'nun bu varlıkların bilgilerine ilim demesi, bu bilgilerin zaman ve mekâna bağlı olmadan değişmezlik arz etmesi ve genel kurallarla ifade edilebilir olmasındandır. Hâlbuki insan gibi bazı tabii varlıkların kendilerinin sebep olduklar olayların bilgileri değişken olduğundan, Aristo, bu bilgilere ilim demez. Mesela, tarih ve sosyoloji bu açıdan Aristo'ya göre ilim değildir.
İbn Haldun ise, tarih, ekonomik ve sosyal olayların da, bir ölçüde tabii vakalar olduğunu, onların da belirli ölçüde genel kanun ve kurallarla ifade edilebilecek yönleri olduğunu ileri sürerek, onlara da ilim demektedir. Çünkü tabii varlık olan insan meydana getirdiği olaylara tabii olaylar olarak bakmak gerektiğini vurgular. Böylece de o, ilk defa tarihi ve sosyolojiyi -ki bunlar "kültür ilmi" olarak adlandınlır- ilim kabul ederek ilimler sınıflamasına alır.
Genel olarak İslam hukukuna rey ve kıyası sokan kişi olarak Ebu Hanife (ö. 767) kabul edilir.
Reklam
109 öğeden 111 ile 109 arasındakiler gösteriliyor.