▫️İslam, mensuplarının ruhuna canlılık verdiği müddetçe emperyalizmle mücadele eden bir yükseliş nizamı olmaya devam edecektir. Yönetim İslam'a bırakıldığı takdirde İslam emperyalizmle savaşma ruhunu harekete geçirerek sömürücülerin planını bozup altüst eder.
▫️İslam kendi tabilerine, yabancı bir yönetime hatta İslam şeriatıyla bağdaşmayan kanunlara itaat etmesini yasaklamıştır. İşte bu durum emperyalizmin önünde aşılmaz bir engel meydana getirmektedir. Kaldı ki emperyalistler bizim kültürlü beylerin uzman idarecilerin düştükleri hatalara düşmezler. Çünkü emperyalistler tüm çalışanlarını mükemmel bir şekilde yürütmektedirler. Hangi toplumu ya da ulusu sömüreceklerse bunlarla ilgili tüm tedbir ve planları önceden hazırlarlar. Sömürecekleri halkın mukavemetlerini kırar güçlerini zayıflatırlar. İşte şarkiyatçılık yani doğubilimcilik bu planın göstergesidir.
▫️Şarkiyatçılık ilmi ve ahlaki yönden emperyalizme yol açmak gayesiyle birçok alana el uzatmıştır. Fakat bizler müsteşriklerin ilim ve irfan abidesi olduklarını zannederek onlara aptalca kölelik yapıyoruz. Oryantalizm ve oryantalistlerin asıl amaçlarından temel hedeflerinden uzaklaşıp vazgeçtiklerini sanıyoruz. Bilhassa da bu müsteşrikler Peygamberimizden bazı güzel ve yaldızlı kelimelerle söz ettiklerinde büsbütün kendimizden geçiyor ve bunlara teslim oluyoruz. Oysa bu adamların amacı düşüncelerimizi zehirleyip dikkatleri başka bir tarafa çekmektir.
İslam bir kenara çekilerek işsiz güçsüz oturup dualar okuyarak zaman geçirmeyi de kabul etmez bugün mısırda binlerce kişinin mescitlerde oturup namaz kılmaları dualar okumaları zikir ve mevlid merasimleri düzenlemeleri ve bunun dışında hiçbir şey yapmamaları İslam'a uygun bir davranış değildir
Devletin bugünkü anayasasında resmî dinin İslám olduğu ifade edilmektedir. Bunun mânâsı, tüm kanunların İslâm'dan çıkarılması demektir. Zaten İslâm şeriati, modern çağın gereklerine cevap vermeye, hayatı yüceltip ona bir mânâ kazandırmaya kâdirdir. Ayrıca İslâm'ın temel prensiplerine uymak, İslâm'ın ruhuna aykırı olmamak kaydıyla kendimizin ve tüm insanlığın tecrübelerinden faydalanabiliriz.
İslâm zorluk dini değil, kolaylık dinidir. İslâm, açık ve kolay anlaşılır bir akidedir. İslam nizâmı; fakirliğin, köleligin, lüks ve israfın, azgınlık ve şımarıklığın, derebeyliğin, zulüm ve baskının bulunmadığı dengeli ve uyumlu bir toplum nizâmıdır.
Özellikle kültürlü kesim başta olmak üzere günümüz insanının İslâm'ı bilmemesi mazeret olarak kabul edile mez.
Ben bu düzeni itham ediyorum. Çünkü bu düzen insani yetenekleri öldürüp insan haklarını çiğniyor. İşte benim haykırışımın sebebi budur! Böceklerin kanlarını emdiği, solucanların barsaklarını parçaladığı, sineklerin gözlerini çıkardıği milyonlarca aç, çıplak, yalın ayak insanın; gerçek ten insan olduğunu, insanlık haysiyet ve hukukuna sahip olduğunu söylemeye kim cesaret edebilir?
Köylerden-kasabalardan toplanan ve ailelerinden yüzlerce kilometre uzaktaki kamplara götürülüp az bir ücretle tarlalarda baskıyla çalıştırılan küçük çocukların birer insan evlâdı olduğunu kim söyleyebilir?
Bu çocuklar bir daha evlerine ya dönebiliyor, ya da dönemiyorlar. Bütün bu zorluklara ve işkencelere de henüz ellerine geçmeden tükenen birkaç kuruş için katlanan bu zavallıların, insanlık haysiyet ve hukukuna sahip olduklarını söylemeye kim cesaret edebilir?
İslam'ın iktisadi alanındaki temel prensibi servet'in muayyen bir zenginler grubunun tekelinde olmamasıdır. Ta ki ( o mallar), içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet olmasın. (Haşr/)