İslam Medeniyeti ve Modern Dünya

Osman Bakar

İslam Medeniyeti ve Modern Dünya Posts

You can find İslam Medeniyeti ve Modern Dünya books, İslam Medeniyeti ve Modern Dünya quotes and quotes, İslam Medeniyeti ve Modern Dünya authors, İslam Medeniyeti ve Modern Dünya reviews and reviews on 1000Kitap.
Hiç kimse, İslam tarihinin, bilimin insanlık tarihinde gelişmesi ve ilerlemesinde büyük bir aşama oluşturduğuna dair iddiaya itiraz edemez. Bilimsel ilerlemenin bu özel aşamasını başlatırken İslam, dünya uygarlığına başka bir kalıcı katkı daha yapmıştır. Araştırma gök bilimsel gözlemevleri ve eğitim hastaneleri, modern Batı’nın elindeki bilimin daha yoğun bir şekilde kurumsallaşmasının önünü açan İslam’ın en tanınmış bilim kurumlarıdır..Müslüman hastanelerin örgütlenmesi ve uygulamaları Batılı benzerlerinin gelişimini büyük ölçüde etkilemiştir. Muhammed Zekeriyya er-Râzî tarafından onuncu yüzyılın başlarında başlatılan klinik uygulama, Batı’ da yaygın olarak kabul edilmeden önce yüzyıllar boyunca İslami tıp pratiğinin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.
Geleceğin başarısı, şimdiki zamanın başarısına, ve şimdiki zamanın başarısı da geçmişin başarısına bağlıdır. Örneğin, yirminci yüzyılın bilimsel ve teknolojik başarılarından biri olarak insanın aya ve gerisi geri dünyaya olan destansı yolculuğunu al! Bu başarı elbette Amerikan uzay biliminin bir zaferidir. Ancak diğer milletlerden ve daha önceki dönemlerden bilim insanları, uzay biliminin gelişmesine 0 veya bu şekilde katkıda bulunmuşlardır. Modern uzay biliminin temelini atmaya yardımcı olmuşlardır. Yine modern uzay biliminin doğrudan selefinin Ortaçağ İslami gök bilimi olduğu pek bilinmemektedir. On ikinci yüzyıldan itibaren, Müslüman gök bilimciler Ptolemaik gezegen sistemini eleştirmeye başlamışlardır. Bu, gök bilimi tarihinde ileriye doğru atılmış büyük bir adımdı. İslam, gezegen bilimi üzerine modern tip araştırma merkezlerine dönüşen gök bilimsel gözlemevleriyle dikkat çekmiştir. Gerçekten de onlar, modern anlamda bilimsel araştırma kurumları olarak görülmelidirler. Grup araştırmasına vurgu yapılmış ve teorik araştırmalar gözlemlerle el ele gitmiştir. Bilimsel olarak konuşmak gerekirse, bu tür kurumların en gelişmişleri ve belki de en başarılıları İslami bilimsel kültürün iyi gelişmiş bir aşamaya ulaştığı iddiasını destekleyen gözlemeviydi. Gözlemevinin müdürü, Nasîrüddin Tüsî olarak bilinen,'dönemin önde gelen bilim insanlarından biri olmuştur. Hem öğretim hem de araştırma ile ilgilenmekteydi.
Reklam
Rönesans olmadan modern bilim olmazdi.Ancak İslami bilim ve felsefe olmadan da Rönesans olamazdı!
Endülüs..
Endülüs, kültürel ihtişamda Batı’da rakipsizdi. Bilgi, zenginlik ve iktidarda Müslüman Doğu dışında hiçbir çağdaş rakibi yoktu. Fakat Endülüs’ün özel jeo-kültürel konumunun belirtilmesi gerekmektedir. Endülüs hem Batılı hem de Müslümandı. Coğrafi olarak o, hem Batı’nın hem de Müslüman Batı’nın bir parçasıydı. Kültürel olarak da hem Müslüman hem de
İkincisi, İslam insana doğayı Allah’ın insanlara verdiği son kitabı olan Kur’an’da belirttiği yasalarına uygun bir biçimde kullanmayı öğretmektedir. Doğa, insana hizmet etmesi için yaratılmıştır, ancak bu insanın onu istediği gibi kullanmakta tamamen özgür olduğu anlamına gelmemektedir. Hazreti Muhammed’in bize hatırlattığı üzere, doğanın da hakları bulunmaktadır. Hayvanların ve bitkilerin de hakları vardır. İnsana gelince, Allah ona hem hak hem de yükümlülükler vermiştir. İnsanın doğayı kullanma hakkı vardır, ancak doğayı Allah’ın buyurduğu ahlaki ilkelere uygun bir biçimde kullanmaya dönük ahlaki bir yükümlülüğü de vardır. Genel olarak ifade etmek gerekirse, insanın doğayı'korumak ve sürdürmeye yönelik ağır bir sorumluluğu bulunmaktadır. Bugün, hem geleneksel hem de çağdaş olan İslami bir çevre ahlakı formüle etmek hususunda harikulade önemli bir ihtiyaç bulunmaktadır.
Müslümanlar geçmişte kendi bilimlerinden “İslami Bilim” olarak bahsetmemişlerdir. Zira, onların böyle yapmasını gerektirecek bir şey yoktu ortada. Onlar, yaptıkları bilimin İslam’ın onlardan geliştirmelerini istediği şey olduğunu biliyorlardı. Ayrıca, onlar bilimlerinin hakiki, evrensel bilim olduklarına ikna olmuşlardı. Dahası, en gelişmiş bilime sahiptiler ve hatta bilimin öncüleriydiler. Karşılarında kendi bilimlerine ve bu bilimin dünya görüşüne meydan okuyan kimse görmemekteydiler. Dolayısıyla, onlar kendi bilimlerini diğer çağdaşları olan bilimlerden ayırt etme ve İslami terimini kullanma ihtiyacı duymamışlardır. Diğer kültür ve dinlerin insanları onların bilimine öykünmeyi dileyenlerdi.
Reklam
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.