Apolitik bir insan olarak devamlı yelpazemi geniş tutmaya çabalıyorum. Bu doğrultuda da bağlı bulunduğu grubun siyasi eğilimi konusunda herhangi bir yakınlık duymasam da ( tıpkı diğer siyasî eğilimler gibi ) Kalın'ın kitabını okuyup fikir sahibi olmak istedim. Zira, içinde yer aldığı siyasi grup içerisinde bence kendini geliştirme noktasında önemli yeri olan birkaç kişiden biri.
Kitaba gelirsek; Kalın kitabında Doğu ve Batı'yı kökenleri itibariyle ele almış. Bu iki ucun tarihsel mücadelesini, aralarındaki savaşlardan tutup da kültürel manadaki ilişkilere kadar yüzeysel olarak, çok derinlere inmeden ele almış. Bu da dolayısıyla okumayı basit kılmış. İki ayrı kutbun birbirine bakışı zaten hepimizin malumu. Her ne kadar tek tanrılı inançlar olsa da iki inancın birbirini nasil gördüğü, birbirine yaklaşımı yine hepimizin malumu. Özellikle Avrupa'nın yani Batı'nın Doğu 'ya , İslam'a bakışı her daim şüpheci ve de önyargılı olmuştur. Batı, İslam'ı genel hatlarıyla gerici, şiddete eğilimli bir din olarak görmüş. Batı ile Doğu bu sebeplerdendir ki ortaya çıktıkları tarihten bu yana dolaylı ya da doğrudan bir mücadelenin içinde yer almıştır.
Bu mücadele cesitli tarihi olaylar ve kişilikler üzerinden de aktarılmış kitapta. Yine günümüzü de kapsayan bir Batı- Doğu panaroması da kitabın ilerleyen bölümlerinde biz okuyucuya sunulmuş. Kitabın sonunda ise unutulmaz bir kitap olan Ben Hur'un yazarı Lew Wallace ile Osmanlı padişahı Abdülhamit arasındaki anektodlar ilgi çekici idi.
Genel itibariyle okumaya değer bir kitap olduğunu söyleyebilirim.