Gazali ve İhyau Ulumi’d-Din’i

İslam’ın İlk Müceddidi

Kenneth Garden

En Eski İslam’ın İlk Müceddidi Gönderileri

En Eski İslam’ın İlk Müceddidi kitaplarını, en eski İslam’ın İlk Müceddidi sözleri ve alıntılarını, en eski İslam’ın İlk Müceddidi yazarlarını, en eski İslam’ın İlk Müceddidi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu çalışma boyunca Gazâli'nin hayatı bir kez daha onun düşüncesiyle bir araya gelmektedir: Ben onu yalnız başına uhrevi bir hayat yaşayan bir talip olarak değil, fakat kendi çağının meseleleri üzerinde kök salmış, bu çağın en güçlü şahsiyetlerinden bazılarıyla bağlantılı ve elindeki bütün imkânları ihyacı bir gündemi yaymak ve yerleştirmek için kullanan meşguliyet sahibi bir ilim adamı olarak sunuyorum. Bu bakımdan, onun emsalleri İhyâ'da sözlerine sıklıkla yer verdiği mutasavviflar veya kendisine çok şey borçlu olduğu İbn Sinâ gibi filozoflar içerisinde değil, fakat kendisinden sonra gelen asırlarda ortaya çıkan, özellikle de modern dönemee sayılari iyice artan ve pek çoğunun Gazali'den ilham aldigi müceddidler içerisinde aranmalidir.
Gazâli'nin karşı çıktığı şey, filozofların ulaştığı sonuçlar veya en azından bu sonuçların tamamı değildir. Aksine onun karşı çıktığı şey, onların tartışma yöntemleri ve bu yönteme eşlik eden inanç, yani entelektüel sistemlerini başka hiçbir otoriteye borçlu olmaksızın ve hiçbir önkoşula ihtiyaç duymaksızın sadece rasyonel kanıtlarla kendi başlarına inşa edebileceklerine dair taşıdıkları inançtır. Onun hedeflediği şey, peygamberlik vasıtasıyla ilahi yardımın gerekli olduğunu ispatlamaktır. O, Tehâfüt'te bahsi geçen doğru felsefi öğretilerin filozofların kendi çabalarıyla keşfedilmediğini, fakat İbrahim ve Musa gibi daha önce gelmiş peygamberler vasıtasıyla insanlara bildirildiğini iddia eder. Kritik bir şekilde o, felsefenin ahiret anlayışının, yani ahiret mutluluğunu elde etme çabasının, “dinle çatışmadığını” yazarak onu felsefenin doğru öğretilerinden biri saymaktadır.
Reklam
Amel, nefiste hikmet ve cesaret gibi faziletlerin yerleştirilmesi ve ahmaklık, korkaklık ve acelecilik gibi reziletlerin ortadan kaldırılması İle ahlâk kurallarına uygun bir şekilde eğitilmesine bağlıdır. İnsanlar arasındaki genel eğilim öfke, açlık ve cinsellik gibi dürtülerden kaynaklanan arzuların isteklerini yerine getirmek olduğu için ahlâk eğitimi gereklidir, Gazâli bu arzular için de kullanım alanları olduğunu yazar, İnsan ruhunun şeylerin hakikatinin bilgisini elde etmesi İçin bu dünyada var olması zorunludur ve o bu dünyada var olmak için bir bedene ihtiyaç duyar, Beden ise kendisini savunmak için öfkeye, kendi varlığını devam ettirmek için iştaha ve türün devamını sağlamak için cinselliğe ihtiyaç duyar. Gazâli bedeni beslemeyi kişinin savaşa gitmek için at beslemesine benzetir.“ Fakat ne yazık ki insanların çoğu için bedensel arzuların doyurulması amaca götüren bir yol olmaktan ziyade kendi başına bir amaç haline gelir. Bu durum kişinin dünya işlerine çokça dalmasına ve ahiret mutluluğunu elde etme hedefinde gevşek davranmasına sebep olur. Dolayısıyla arzuların evcilleştirilerek kontrol altına alınması -amel ilim elde etmeye yoğunlaşmanın ön şartı haline gelir. Arzular evcilleştirilerek kontrol altına alındığında, akıl bilgi peşinde koşmak için özgür hale gelir ki, bu bilgi öyle sıradan bir bilgi değildir, En nihayetinde elde edilmek istenen bilgi Allah bilgisidir.
Gazâli'ye göre bir şeyi sevebilmek o şey hakkında bilgi sahibi olduktan sonra gerçekleşeceği için sevgi, algının ve bilginin arkasından gelmelidir. Sevgi bize zevk veren şeylere karşı duyulur. Bir şeyin algısı kendisini algılayan duyuya göre gerçekleşir ve algıdan kaynaklanan zevk bu duyunun arkasından gelir. En yüksek zevk ise en yüksek duyudan kaynaklanır ki, bu duyu akıldır ve akıl insanlarla hayvanlar arasında değil, fakat insanlarla melekler arasında ortaktır. Akıl vasıtasıyla algılanan şeyler diğer duyularla algılanan şeylerden daha güzeldir. Bunun da ötesinde Allah beş duyu organıyla değil, fakat akılla tasavvur edilebilir ve Allah tasavvuru mevcut zevkler içinde en yüce olanıdır.!*?
Sayfa 141Kitabı okudu
Tefekkür, manayı tekrar tekrar zikrederek onu kalbe yerleştirmek ve böylece bu manayı kalbe kazıyarak bir daha kaybolmamasını sağlamaktan oluşur.119 Gazâli, “tefekkürün değerinin zikir ve tezekkürden daha fazla olduğunu, çünkü fikrin zikir ve daha fazlasını içerdiğini” açıkça ifade etmektedir.120 Gazali'nin burada bahsettiği zikir standart bir tasavvuf pratiğidir ve bu pasajda fikre ondan daha yüksek bir değer biçmesi gayet çarpıcıdır.
Sayfa 144Kitabı okudu
İhya'nın son çeyreği ve böylelikle tamamı Ölümü ve Sonrasını Zikir Kitabi'yla bitmektedir ve İnsan bu dünyada elde ettiği Allah bilgisini tam anlamıyla ahirette idrak edeceği ve mutluluğunun kemalini tam anlamıyla orada tecrühe edeceği için bu bitiş kitap için gayet uygundur. Dahası, ölümün kaçınılmazlığını hatırlatmak, okurun bu kısa hayatın
Sayfa 144Kitabı okudu
Reklam
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.