Abdülhamid hanedanı devletin hizmetine sokmuş ve halifeyi Osmanlı dini-siyasi toplumunun temsilcisi saymıştır. Hilafetin saltanattan fiilen ayrılışı devlet ile dine özerk alanlar ayırarak bir çeşit tersine sekülarizm yaratmıştır, yani devleti dinin baskısından kurtaracak yerde, maksadı bu olmamasına rağmen, dini devlet hakimiyetinden kurtarmıştır.