Cemal Efendi'yi, yani yüzünü hiç görmediğim dedemi, en çok da bu yüzden severim. Bana üzerine çıkabileceğim, dalları arasında oturup kitap okuyabileceğim, her biri kocaman birer ele benzeyen, dokunduğunda azıcık kaşındırsa da, yazın pek güzel gölgelik eden yaprakları arasına saklanıp hayaller kurabileceğim ve olgun meyvelerinden bal damlayan bir ağaç bıraktığı için.