İçerisinde beş farklı hikaye bulunan minik bir kitap. Sanırım öykülerin hepsini tahmin edilebilir bulmama rağmen sevdim.
Analar: Zengin bir kadın evcil hayvan edinir gibi çocuk almak istiyor. İki yakın aileye gidiyor bunun için. Birinci aile çok tersliyor bu kadını ama ikincisi kabul ediyor. Ahlaki çıkarım yapılacak bir hikaye gibi dursa da, sonu ters bitiyor.
Pierrot: Cimri bir kadının masum bir köpeğe ettiği işkenceleri anlatıyor. Beni en çok etkileyen bu oldu. Midem bulandı, sinirlendim. Kadının o küçüklüğü, sürüngenliği. Bu kadar gerçekçi yazılabilmesi güzel en azından. Zira aklıma bu kadın gibi insanlar geliyor.
İşte Geldim: Tahmin edilebilirliği hikâyeyi sıkıcı yaptı malesef. Ama sonunda verdiği his değişikti. Bir de bu ikilem beni hep düşündüren bir durumdur zaten.
Joine: Duygudan duyguya sürükleyen, konusu çok ilginç bir hikayeydi. Sanırım favorim bu oldu. Fazla anlatmayacağım okuyunuzzz.
Jake: Yine çok tahmin edilebilir bir öykü ama ana karakteri işleyişi çok güzeldi.
Zaten klasikleşmiş yazarlar için çok değerlendirme yapmaya gerek yok. Tekrar okuyacağım bir yazar.
İşte GeldimGuy de Maupassant · Can Yayınları · 2021430 okunma
Edebiyat derslerinde öykücülük alanında dünyaca adını duyurmuş isimlerden biri olan Maupassant’tan ilk defa Can Yayınları Lacivert Klasiklerden “İşte Geldim” kitabıyla giriş yapmak istedim. Normalde öykü alanında Türk edebiyatı dışında okuma yapmayı sevmeme rağmen bu kısacık öykü kitabını çok sevdim. İçerisinde 5 tane kısacık, derin olmayan fakat gayet akıcı öyküleri herkese öneririm.
Keyifli okumalar.
İşte GeldimGuy de Maupassant · Can Yayınları · 2021430 okunma
“Tuvaleti, mücevherleri, hiçbir şeyi yoktu. Tek sevdiği de bunlardı, bunlar için yaratıldığını duyardı. Hoşa gitmeyi, arzu edilmeyi, baştan çıkaran, aranan bir kadın olmayı o kadar isterdi ki..”
“İsteseniz de istemeseniz de karnınızdan çekip çıkarırdı kahkahaları. İçki içişi bile görülecek şeydi. İkram edildikçe içer, kurnaz gözünde bir sevinç, çifte keyfinden, önce bir yandan eğlendirirken bir yandan para kazanmak sonra da şölen vermek keyfinden gelen bir sevinçle içerdi hep. “