İSTESEN, genç şair Yahya Akengin’in ilk şiir kitabı. Zaman zaman şiirlerine “Hisar” dergisinde rastladığımız şairin kitabında 31 şiir yer almıştır. Fehim İbrahimoğlu’nun kapak düzenini tasarlaması ve ilk baskıda birinci hamur kâğıdın kullanılışı, Akengin’in titizliğini göstermektedir. Akengin’in şiirlerindeki genel hava; gurbet, ayrılıklar, kimsesizlik ve özleyişlerdir. Akengin’in yüreği sevda ile doludur, ayrılık acısı ve gurbet kahırlarıyla doludur. Akengin şiirimize yeni ve henüz söylenmemiş imajlar getirmiştir. Bu imajlarda anlam ve ahenk bütünlüğüne dikkat edilmiştir. Kitaba ismini veren ilk şiirinde; bir ayrılık sonunun özlem dolu duygulanmalarını görüyoruz. “Kader deyip avunmazdım uzağında istesen Bir bakışınla erirdi dağlar aşan inadım İnkârları nefretleri silerdim bir gel desen Küstüğüm şehri yeniden dolaşırdım adım adım Kalan gücümü de harcardım sevgi tuzağında istersen” Şair, kaderin kendilerine oyun ettiği düşüncesindedir. Ve sevgilisinin kaygısızlığı “bir gel” dememesi, kadere yardım eder gibidir. Daha çok bir his ve heyecan şairi olan Akengin, sevdaya düşmenin, sevgi tuzağına kapılmak olduğunu bildiği halde, çektiği özlemin esiri olur, gücünü de sevgi tuzağında harcamak ister. Kişi ilk yaşlarda, kendini güçlü hisseder. Her şeye hükümran olduğunu düşünür. Fakat: O eski o tedirgin o kaçak bakışların günahı Büyüse de pişmanlığında Bir ülkede unuttuğun bir gün düşer alnına (Ak Sevda, s. 7) Ve “saçların ördüğü ak sevda”, “çaresizlik rüzgârıyla alevlenir.” “Gözlerimiz yeşil nisanları görür de Yürekte sarı yapraklara bakakalır Aynı güller ayrı yerlerde Değişen evrenimize yaban diye açılır.” (Ezik Bahar, s. 11) Gözlerimiz mutlu insanları da görür ama yüreğimizde ayrılığın verdiği acılar, hüzünlenmeler de vardır. Aynı duygulanmalara, aynı isteklendirmelere açıktır yüreğimiz. Aynı acıları duymamak, bizi birbirimize yabanlaştırır. Çünkü ayrı yerlerde oluşun verdiği bir yabanlık vardır. “Güz ayları sarı yapraklara bakmakla geçti Yokluğunu ruhum bir yudum kısmet gibi içti Bugünlerde kar yağacak uzağında üşüyorum Uzatma ulaşmaya ellerini Kader, kışlıkları yazdan biçti.” (Güz, s. 14) Şair, ayrılıklara “karşı” duramamaktadır. Çaresizlikler içindedir. Sevgiliyi arzulasa bile “kader kışlıkları yazdan” biçmiştir. Oysa bugünlerde yine kar yağacaktır. Sevgililer, birbirlerini düşüneceklerdir. Fakat uzatılan eller boş kalacak, yürekte bekleyişin acısını duyacaklardır. Seven ve sevilenin yokluğu ruha işleyecek, kader kışlıklarını biçmiş olacaktır. “Çoruh Destanı” ve “Senin Kaderin” adlı şiirlerinde şair, “Türklük” duygusunu şahlandırmak ister. “Çoruh Destanı” şiirinde Akengin’in millî konulara eğildiğini görmekteyiz. “Ulu bir ülkede coşan ruh”, Kızılırmak, Çoruh, Dicle ve Fırat’ın aktığı topraklara kader ortaklığı yapmıştır. Öyle ki Türk’ün kendisini bulma dönemine rastladığı zamanların tarihine bir göz atılınca, Türksüz bir tarih çoraklığı meydana çıkar. “Ben barışa ninniler söylerim Koştuğum bulmak içindir huzuru Tarlasında yuvasında gülenlerle gülerim Benimle boy verir aktığım toprakların gururu Ben cephede çağların marşını çalan bir mehterim” (Çoruh, s. 16) İnsanın çaresizliği ve ezikliği, şairin yakasını bir türlü bırakmaz. Ama bu çaresizliğe bir yerde meydan okuma zamanı gelir. “Hüzün Kuşu”, “bir eski dost gibi” kovulmadan gitmeye zorlanır. Çünkü gitmezse ya kanadını kahkahalar yolacak veya kendisi için dizilen “ölüm mangası”, “hüzün kuşu”nun işini bitirecektir. (s. 31) Bir yerde gelen “Dost Mektupları”, “dizi dizi çağrışımlar” getirir. Kimisi vefasızlığı taşlar, kimisi unutulmak alınyazısıdır der, kimi aşka lânet okur, kimi tapar. “Dost mektupları güz taşıyor eski baharlara Unutmak için seni. Yaşamak isterdim bir beşinci mevsimi” (Dost Mektupları, s. 38) Akengin, millî veznimiz olan hece vezni ile de , “Şimdi”, “Gece ve Gönlüm” gibi dörtlüklerle, “Mahcup Kız” adlı şiirlerini yazmıştır. Oysa millî veznimiz olan hece vezni, günümüzün “sözde ozanlarınca” şiirimizden kovulmuştur. Fakat şiirimiz her şeye rağmen, ıska geçmelere, kulak asmamalara rağmen, kendine dönüş hareketindedir. Seni gönlüm kadar boş, bomboş buldum ey gece Göçmüş bir sevgilinin yaslı hatırasıyla, Yok bağrında ne bir renk, ne ışık, ne de bir ses Yalnız ağlamışsın karanlığa nefes nefes (Gece ve Gönlüm, s. 41) Sözümün başında Akengin’in, bir his ve heyecan şairi olduğunu söylemiştik. Gerçi ferdî eziklikler ve duygulanmalar insana hastır ve aşağı yukarı hepimizde vardır. Ama biz, şairin bu ferdî eziklikler ve duygulanmalardan giderek insana doğru, çağın dertlerine doğru bir eğiliş, bir dokunuş bekleriz. O zaman Akengin’in şiiri yörüngesine oturacak, insana açılarak öze doğru yol izleyen bir pencere olacaktır. Bizde şiirimizin özgün şairleri yoktur ama şairlerimiz çoktur. Gerçek şairlerin çoğalması, şiirinden muradın şiir olduğunu anlamaları, şiirin hakkını vermeleri, günümüz Türk şiirinin orijinalliğini ortaya çıkaracaktır. Böylece şiirimiz bir propaganda yaftası olmaktan kurtarılacak, özlemini çektiğimiz bir şiire ulaşacaktır. Kısaca diyebiliriz ki; Akengin, henüz yolun başındadır. Ama bu yolun acemisi, propaganda yaftacısı değildir. Bize ümit vermiştir. Gelecekte, insana doğru, öze doğru giden yolun başında Akengin’in değişik ve yeni bir ruhla dolu eserler vereceğine inanıyorum. Şairin mısra örgüsü ve kelimelerini yaşayan Türkçemizden seçişi dikkate değer bir özelliğidir. Kelimesi, düşüncesi ve özüyle bizim olan şiir, gerçek ve orijinal şiirimiz olacaktır.
Author:
Yahya Akengin
Yahya Akengin
Estimated Reading Time: 1 hrs. 28 min.Page Number: 52Publication Date: 1969Publisher: Ayyıldız Matbaası
Country: TürkiyeLanguage: Türkçe

Comments and Reviews

See All
Henüz kayıt yok
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.