Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İfrat ve Tefrit Arasında

İstikamet

İbn Teymiyye (Ahmed b. Abdulhalim el-Harrani)

İstikamet Sözleri ve Alıntıları

İstikamet sözleri ve alıntılarını, İstikamet kitap alıntılarını, İstikamet en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğer imtihan zorlaşırsa, bu, müminin yüksek bir dereceye erişmesi ve büyük bir mükâfat alması için bir fırsattır…
İster itaat, ister masiyet olsun şeriata uymaksızın yaptığın her şey nefse hayat verir. Şeriata uygun yaptığın her şey nefse bir işkencedir…
Reklam
“Eğer imtihan güçleşirse, bu, müminin yüksek bir dereceye ulaşması ve büyük bir mükâfat alması için bir fırsattır.”
Sayfa 482
Kişi bir iyilikten daha güzeline geçtiği zaman Allah'a yakınlığı da artar. O iyilikten daha aşağısına geçerse gerileme içinde olur. Kötülükler de böyledir. Kötülükler büyüdükçe sahibi de Allah'ın gazabına lânetine ve cezasına daha çok yaklaşır…
Dinde bidatlerden ve dünyada günahlardan oluşan sapıklığın ve azgınlığın sebepleri, kendilerindeki zulüm ve cehaletten dolayı Âdemoğullarının tamamını kapsayan ortak sebeplerdir. Çünkü bazı kimseler zina ederek veya eşcinsel ilişkiye girerek ya da başka türlü hayâsızlıklarla veya şarap içerek veya cinayetle veya hırsızlık ve gasp gibi yollarla haksız yere mal iktisap ederek işledikleri günahla hem kendine hem de başkasına zulmeder. Malumdur ki bu masiyetler, akıl ve din tarafından kötülenmiş ol salar da insanın mizacı tarafından arzu edilen şeylerdir. Bir şeyin sa dece başkalarının elinde olmasından ve başkalarında çoğalmasından hoşlanmaması, fakat başkasında olan şeyin kendisinde de olmasını istemesi nefislerin âdetidir/huyudur. Bu, iki hased türünden en kü çüğü olan gıptadır. Nefis başkasından üstün olmayı, başkasının değil de kendisinin tercih edilmesini ister veya başkasına hased eder ve ni metin ondan gitmesini temenni eder. Arzu ettiklerini elde etmese bile bunda bir üstünlük arzusu, bozgunculuk, kibir ve çekememezlik vardır. Bunun gereği, arzu edilen şeylere başkalarının değil sedece kendisinin sahip olmasıdır. Hal böyle olunca başkalarının bunu ona değil de sadece kendilerine ayırdıklarını gördüğü zaman nasıl olacağını sen düşün.
Sayfa 521Kitabı okudu
Reklam
Aklın ve ilmin fazileti
Aklın ve anlayışın yokluğu şeriatta hiçbir şekilde övülmeyince ilim ve akıl övülmüş olur ve emredilir. Bu emir ya vaciblik ifade eder ya müstehablik ifade eder. Fakat bir şahsın kendisine tür olarak veya ay nen emredilen bir ilim yoktur. Çünkü bunda bir yarar yoktur. Veya böyle bir emir, ona yararlı olan bir şeye mani olabilir. İçinde kendisine
Sayfa 472Kitabı okudu
Ben derim ki: İmanda istisna yapmak ("inşaallah müminim" de mek) Ehl-i sünnetin çoğunluğuna göre sünnettir. Mürcie'den ve diğer lerinden bir grup da bunu söylemiştir. Ehl-i sünnetten birçok kimse de bunun vacip olduğunu söylemiştir. Bu konuyla ilgili yapılan açıklama lardan iki tanesi güzeldir: 1. Allah'ın kula vacip kıldığı iman, görünen ve görünmeyen şeylerden oluşur. Kul bunları kendisine emredildiği şekilde eksiksiz olarak yerine getirdiğinden emin değildir. Belki bazılarını ihmal ve ihlal etmiş olabilir. Bu sebeple bunu istisna eder. 2. Mutlak mümin, Allah Teâlâ'nın iman ile vefat ettirdiği bilinen kimsedir. İman ettikten sonra dinden çıkan kimsenin irtidat etmeden önceki oruç ve namazları batıl olduğu gibi imanı da batıl olur. Kişi, ölün ceye kadar eksiksiz bir imanla (ömrünün tamamını kaplayan bir imanla) kalıp kalamayacağını bilmez. Bu, ancak ölümle birlikte kesinleşir. Abdullah b. Mes'ud'dan rivayet edilen de bu manaya gelir. Ona denildi ki: "Filan kişi kendisinin mümin olduğunu söyledi." Abdullah İbn Mesud şöyle dedi: "Ona cennet ehlinden olup olmadığını sorun. Adam kendisine sorulan bu soruya, "Allah bilir." diye cevap verdi. Bunun üzerine Abdullah b. Mesud dedi ki: "İkincisini Allah'a havale ettiğin gibi birincisini de havale etmez misin?!" Bu ikinci yorumu Eş'ari gibi Mürciliğe eğilimli hadis ehli kelamcı lardan bir grup tercih etmiştir. Bunlar imanda istisnayı kabul ederler, amelleri imanın müsemmasina dâhil etmezler ve istisnayı sadece ni yetlerde mümkün görürler.
Sayfa 134Kitabı okudu
Rab Teâlâ insanları ebediyet yurdu için yaratmıştır. Ebediyet yurdu, cennet ve cehennemdir. Dünya ise kesintilidir, lezzetleri ahiretin aksine asla saf ve devamlı değildir. Ahiretin lezzetleri ve nimetleri saftır, bulanık değildir; devamlıdır, kesintili değildir. Orada hüzün, yorgunluk ve bitkinlik yoktur.
Buhari ve Müslim'in Sahih'lerinde Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Sizler kendinizden öncekilerin gittiği (aynı) yollardan gideceksiniz. Hatta şayet onlar bir keler deliğine girseler, oraya siz de gireceksiniz." Dediler ki: "Ya Rasulullah! Bunlar yahudiler ve hıristiyanlar mı?". "Onlardan başka kim olacak?".
Sayfa 49 - Guraba Yy.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.