Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İttihat-Terakki ve Bektaşiler

Baki Öz

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Alevi-Bektaşi kültürü, özlü bir Türk kültürüdür. Doğrudan Türk halk kültürüdür. O nedenle günümüz ulusal kültürünün tek içeriği ve temsilcisi durumundadır. Sünni kültür Arap ve İran (Acem-Fars)'ın temsilcisi olurken, Alevi kültür yalnızca "Türk/Türklük"ün temsilciliğini yapmıştır.
Osmanlı Devleti kurulurken Aleviliğe ve türevlerine (Ahilik) dayanır. Kuruluş dönemi Osmanlı'nın dinsel tutumu açıkça Türk törelerinin egemen olduğu Alevilik'tir. Ne var ki, imparatorluk yoluna girişle birlikte Sünnilik seçilir. Sünni mezhebe ve kadrolara dayanan Osmanlı yönetimi sonuna dek Aleviliği ve dayandığı Türk/Türkmen halk kesirnlerini baskı ve egemenlik altında tutar.
Reklam
Artık heterodoksi içinden gelen ve onun daha kurumlaşmış ve resmileşmişi olan Bektaşilik Yeni Osmanlı, Jön/Genç Türk ve İttihat ve Terakki'yle ilişki içerisindedir. Bu örgütlerin birçok elemanı Bektaşidir ve bu örgütler Bektaşilerle iş, görev ve düşünce birliği içerisindedirler. Bu birliktelik Türkiye'ye parlamenter ve anayasal yönetimin, giderek Cumhuriyet'in kapılarını açacaktır.
Alevilik-Bektaşilik, Anadolu coğrafyasında Türklük kimliğiyle İslamlığın etkisinde (içinde), ama ona karşın bağımsız ve özgün, kendi kültürel-düşünsel ve giderek siyasal kimliğini korurcasına oluşan bir yapılaşmadır. Bunları yaparken eski kültürel ve inançsal değerleri ve geleneklerini yeni inancına taşıyarak, yeni koşullarda ulusal benliğini eritmeden yaşamanın yolunu göstermiştir. Alevilik'le Arap egemenliği önlenmeye çalışılmış, Arap kültürel etkinliği karşısında Türk kültürel kimliği korunma ve var kılınma savaşımı vermiştir. Alevilik-Bektaşilik böylece İslamlığı, Türk ve Türkiye koşullarında inanılacak ve uygulanacak duruma getirmek için yeniden biçimlendirmiştir. O nedenle Alevilik-Bektaşilik, İslam'ın Anadolu coğrafyasında Türkler için üretilmiş ilginç bir yorumudur diyoruz.
Balkanlar'da Bektaşilik Hıristiyan kesimleri de etkilemiş; Hıristiyanların İslamlığa, özellikle Bektaşiliğe geçişlerine yol açmıştır. Arnavutluk, Girit, Makedonya'nın Kesriye bölgesi, Güney Makedonya'nın Teselya Konyarileri, Rodop Yörükleri, Dobruca Tatarları hep bu türdendir. Hasluck'un deyişiyle bu bölgelerde, "Hıristiyan halklara aşılanmış bir Bektaşilik olayına rastlanılmaktadır. "Bektaşiler, Hrıstiyanlar arasında özellikle ermiş kültü alanında derin iz bırakmışlardır."
Ulusçuluk, Türkiye'de Osmanlı toplumunun özel konumundan doğar. Kapitilasyonlar Avrupa dış borçları ve Avrupa büyük devletleriyle ölçüsüz bağlaşıklık Osmanlı Devleti'ni giderek Avrupa'nın kıskacına sokar ve ülke giderek yarı bağımlı duruma dönüşür. Bu süreç içerisinde XIX. yüzyılda Osmanlı aydınları kurtuluş yolları ve çözüm arayışına girerler. Namık Kemal, Prens Sabahattin ve Abdullah Cevdet gibi aydınlar çözümü bir "Osmanlılık bilinci yaratmada bulurlar. Bu görüşe koşut olarak ''İslamcılık" ve "Türkçülük" görüşleri de yer alır. Bu duruma en çok tutunan "Ulusçuluk/Türkçülük" olur. Türkçülük, İttihat ve Terakki'nin de resmi ülküsü durumuna gelir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.