İzahat-ı Hulusiyye

Hulusi Yahyagil

İzahat-ı Hulusiyye Posts

You can find İzahat-ı Hulusiyye books, İzahat-ı Hulusiyye quotes and quotes, İzahat-ı Hulusiyye authors, İzahat-ı Hulusiyye reviews and reviews on 1000Kitap.
Umümi vazífenin gáyesine müteveccih o husúsí vazifeye gáyet dikkat ve hassâsiyyet gösterirler. Vazífelerinin dışına ve ileriye ve neticeye ve te'sirine nazar etmezler. O gibi işler, Cenâb-ı Hakk'a áid der ve mütevekkil olurlar. Kemmiyyete ve kesrete ve çokluğa değil, keyfiyyete bakarlar ve's-selâm.
Hareketliliğimden, gençliğin serbestliliğinden istifade etmeyeyim mi? Nedir bu? Bre oğul, Cehennem azâbı bekliyor. Bu dünyâ geniş değil o kadar zannedildiği gibi. Bunun, dünyânın arkasında âhiret var.
Reklam
Düşmân istersen nefsin yeter. Neremizde? Koynumuzda. Onun düşmanlığından kurtulmak için nasıl edelim? Dâimâ onu suçlu vaz'yyette görelim. Nefsimizde dâimâ kusúr görelim. Şimdi sen diyeceksin: "Ben daha ne yapayım? Beş vakit namazımı kılıyorum elhamdülillâh." Nefis diyecek ki: "Yâhú, bu az şey değil, bu ehemmiyyetli bir şey!" Öyleyse nefis doğru söylüyor ha! Senin ordan enâniyyetini okşuyor.
Düşmân istersen nefsin yeter. Neremizde? Koynumuzda. Onun düşmanlığından kurtulmak için nasıl edelim? Dâimâ onu suçlu vaz'yyette görelim. Nefsimizde dâimâ kusúr görelim. Şimdi sen diyeceksin: "Ben daha ne yapayım? Beş vakit namazımı kılıyorum elhamdülillâh." Nefis diyecek ki: "Yâhú, bu az şey değil, bu ehemmiyyetli bir şey!" Öyleyse nefis doğru söylüyor ha! Senin ordan enâniyyetini okşuyor. Evvelce böyle bir düşüncen yokken, bu kere câmiye gidiyorsun. Eh: "Elláhümmeftah ebvậbe rahmetik, neveytu'l-itikàf." Girdin içeriye, ama sağa sola da bakıyorsun ha: "Bak, ben de geldim!" Bu ordaki vaz'yyet nerden geliyor? Nefis diyor ki: "Buraya geldiğinden dolayı kendini göstermelisin canım. Ne öyle süklüm püklüm gidiyorsun bir tarafta oturuyorsun!" Hem öyle demişsin. Bu kere derler ki, şu sahteye bak. İşte, halk iyi demiş, kötü demiş, bunu bir kabûl edip; ister iyi desinler, ister kötü desinler, Alláh bana namâzı farz kılmıştır. Müezzin de minârede, "Haydin namâza, haydin felâha!" dedi. İşte geldim, ben Rabbimin huzúruna çağrıldım. Rab her yerde hâzır. Fakat, buraya bir da'vet var. Böyle çağrılan yere gidilmez mi? İlâhi bir da'vet var. Fakat, bu tarafta diyor ki: "Alláhu Ekber, Alláhu Ekber!" Bizi gafletten uyandıracak bir ta'bîrdir. "Gel!" diyor. "Dünyevi işlerden elini çek, Rabb'inin huzúruna gel. Üzerine farz olmuş bir vakit namazın vakti girdi, artık oturma!"
Dost istersen Allah yeter. Öyleyse, öyle birini sev ki, sen Allah'ı unutursan sana Allah'ı hatırlatsın, sen Allah'ı unutmamışsan sana kuvvet versin. Öyle mevzú'lar açsın ki, öyle konuşmalar açsın ki, cânını sıkacak şeyler değil, belki ne kadar Alláh'a bağlılık, ibâdet, táat göstermek o kadar hóşuna gidecek şeyleri sana göstersin. Şu hâlde biz kimseyi sevmeyecek miyiz? Sen diyorsun ki: "Dost istersen Alláh yeter!" Her şey sevilir, fakat her şey Alláh hesâbına olursa bu sevgi yerindedir, Alláh düşüncesi olmadan sevilirse, onun zâtına muhabbettir ki; bu, birimizden beğenilecek bir vasıf değildir.
Biz kendi kendimize fetvâya yanaşmayalım. Ne zaman ki Allah'ın kanunlarına gidişatımız, amellerimiz, işlerimiz uyarsa ; o zaman bizim için her türlü huzur mevcuddur.
Reklam