İzahat-ı Hulusiyye

Hulusi Yahyagil

Oldest İzahat-ı Hulusiyye Posts

You can find Oldest İzahat-ı Hulusiyye books, oldest İzahat-ı Hulusiyye quotes and quotes, oldest İzahat-ı Hulusiyye authors, oldest İzahat-ı Hulusiyye reviews and reviews on 1000Kitap.
300 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 1 hours
Said Nursi'nin en birinci talebem dediği Hulusi Yahyagil'in risale sohbetlerinin transkriptlerinden oluşturulmuş bir kitap. Onun sohbetinde bulunma havasını vermesi insanı etkiliyor.
İzahat-ı  Hulusiyye
İzahat-ı HulusiyyeHulusi Yahyagil · Taşhiye Yayınları · 20052 okunma
Kur'ân, bütün İlâhi kitâbların ahkâmını câmidir. Hükmü kıyâmete kadar da bâkídir. "Hükmünü terk ediyorlar, emir ve nehiylerine aldrış eden yok, buna ne dersin" derseniz, cevâbımız da ona göre olur: Aldırış etmeyenler, kabûl etmeyenler var ya, işte onlar ok yaydan nasıl çıkarsa, öyle dinden çkarlar. Kurân-ı Azímü's-şân'ın hükmü, bir harfi bile değişmeden kıyâmete kadar bâkídir. Bütün ins ü cin bir yere gelseler, bir kısa âyetinin mislini getiremezler. Kur'ân böyle, tafsílâtını biz derslerimizde zâten okuyoruz.
Reklam
Biz kendi kendimize fetvâya yanaşmayalım. Ne zaman ki Allah'ın kanunlarına gidişatımız, amellerimiz, işlerimiz uyarsa ; o zaman bizim için her türlü huzur mevcuddur.
Dost istersen Allah yeter. Öyleyse, öyle birini sev ki, sen Allah'ı unutursan sana Allah'ı hatırlatsın, sen Allah'ı unutmamışsan sana kuvvet versin. Öyle mevzú'lar açsın ki, öyle konuşmalar açsın ki, cânını sıkacak şeyler değil, belki ne kadar Alláh'a bağlılık, ibâdet, táat göstermek o kadar hóşuna gidecek şeyleri sana göstersin. Şu hâlde biz kimseyi sevmeyecek miyiz? Sen diyorsun ki: "Dost istersen Alláh yeter!" Her şey sevilir, fakat her şey Alláh hesâbına olursa bu sevgi yerindedir, Alláh düşüncesi olmadan sevilirse, onun zâtına muhabbettir ki; bu, birimizden beğenilecek bir vasıf değildir.
Düşmân istersen nefsin yeter. Neremizde? Koynumuzda. Onun düşmanlığından kurtulmak için nasıl edelim? Dâimâ onu suçlu vaz'yyette görelim. Nefsimizde dâimâ kusúr görelim. Şimdi sen diyeceksin: "Ben daha ne yapayım? Beş vakit namazımı kılıyorum elhamdülillâh." Nefis diyecek ki: "Yâhú, bu az şey değil, bu ehemmiyyetli bir şey!" Öyleyse nefis doğru söylüyor ha! Senin ordan enâniyyetini okşuyor. Evvelce böyle bir düşüncen yokken, bu kere câmiye gidiyorsun. Eh: "Elláhümmeftah ebvậbe rahmetik, neveytu'l-itikàf." Girdin içeriye, ama sağa sola da bakıyorsun ha: "Bak, ben de geldim!" Bu ordaki vaz'yyet nerden geliyor? Nefis diyor ki: "Buraya geldiğinden dolayı kendini göstermelisin canım. Ne öyle süklüm püklüm gidiyorsun bir tarafta oturuyorsun!" Hem öyle demişsin. Bu kere derler ki, şu sahteye bak. İşte, halk iyi demiş, kötü demiş, bunu bir kabûl edip; ister iyi desinler, ister kötü desinler, Alláh bana namâzı farz kılmıştır. Müezzin de minârede, "Haydin namâza, haydin felâha!" dedi. İşte geldim, ben Rabbimin huzúruna çağrıldım. Rab her yerde hâzır. Fakat, buraya bir da'vet var. Böyle çağrılan yere gidilmez mi? İlâhi bir da'vet var. Fakat, bu tarafta diyor ki: "Alláhu Ekber, Alláhu Ekber!" Bizi gafletten uyandıracak bir ta'bîrdir. "Gel!" diyor. "Dünyevi işlerden elini çek, Rabb'inin huzúruna gel. Üzerine farz olmuş bir vakit namazın vakti girdi, artık oturma!"
Düşmân istersen nefsin yeter. Neremizde? Koynumuzda. Onun düşmanlığından kurtulmak için nasıl edelim? Dâimâ onu suçlu vaz'yyette görelim. Nefsimizde dâimâ kusúr görelim. Şimdi sen diyeceksin: "Ben daha ne yapayım? Beş vakit namazımı kılıyorum elhamdülillâh." Nefis diyecek ki: "Yâhú, bu az şey değil, bu ehemmiyyetli bir şey!" Öyleyse nefis doğru söylüyor ha! Senin ordan enâniyyetini okşuyor.
Reklam