Jane Eyre, yazarının kısacık ömründe yazdığı, dünya klasiklerinde önemli bir yere sahip etkiliyeci bir roman. Ayrıca romanda yazarının hayatından kesitler de barındırdığı söyleniyor..
Roman, birinci ağızdan ilerliyor yani olaylar bizzat Jane Eyre tarafından anlatılıyor. Günlük, anı tarzında yazılmış bir eser, Jane Eyer olayları okuyucuya seslenerek anlatıyor. Yazdığı şeyler kendine kalması için değil okunması için yazılmış bir anı tarzında, bu romanın bir çok kısmında hissediliyor, yani bir roman okumaktan çok mektup okumak gibiydi benim için, eski bir dostum bana yaşadıklarını anlatıyor hissi veriyordu. Bir okuyucu olarak bende var oluyordum romanda bu açıdan benim için ilginç ve güzel bir eserdi.
Etkileyici ve sürükleyici bir aşk romanıydı evet ama aynı zamanda beni etkiliyen tek şey aşk değildi. Jane Eyre ve yaşadığı hayatın gerçekliği beni etkiledi özellikle okul yıllarının anlatıldığı kısımlardaki cümleler daha bir derin geldi bana. Hayat şartlarına alışması, arkadaşlıkları onu iyi eğitmişti insan ve vicdan sahibi olmak güzel anlatılmıştı buralarda. Aşk kısımları zaten kitabın ana temasını oluşturulduğu için bu yardımcı öğelerle birlikte çok güzel işlenmişti açıkçası heyecanlandığım bir çok nokta oldu ama eksik hissettiğim yerler olmadı diyemem, fakat bu eksiklikler romandan bir şey kaybettirmedi benim için. Ve romanı bizdeki Çalıkuşuna benzettim, bende Çalıkuşu çağrışımı yaptı okurken. Bizdeki Çalıkuşu, ingilterede bir Tarlakuşuydu...