Kitaptaki önsöz kitaba yumuşak bir açılış yapar ve Japon masallarının ruhunu bir sayfada anlatırken, kitapta yer alan on bir masal sizi kiraz çiçeklerinin açtığı, ejderhaların uyuduğu, gölün dibinde deniz kralının sarayının yer aldığı o adalara götürüyor.
Lord Pirinç Çuvalı masalında ejderhadan korkmadığı ve çıyanla cesurca savaştığı için ödüle kavuşan savaşçı Hidesato'nun,
Kesik Dilli Serçe Kuşu masalında doğadaki hayvanların merhametli insanlara değer vereceğinin ve onlara yapılan eziyetin öcünü mutlaka alacağının; ayrıca açgözlülüğün cezasının,
Çiftçi ile Porsuk masalında bu intikamın insanlara sebepsiz kötülük yapan porsuklar için de geçerli olabileceğinin, (Bu masaldaki tavşandan korktum :))
Prenses eşiyle birlikte zamandan azade yaşayan fakat bu lütfu bir hatasıyla yok eden balıkçı Uraşima Taro'nun,
Güneyi gösteren arabayı icat edip göğe yükselen imparatorun, ölen lordun asil "altın" çocuğu Kintaro'nun, ölmekten korktuğu için münzevilerin arasına karışıp ölümsüzlüğün sırrını arayan adamın, Pamuk Prenses'in Japon versiyonu olan Prenses Hase-Hime'nin -masallar yedi diyarı dolaşır-, bir bambu kesicisinin evlat edindiği Ay prensesinin, annesinin özlemini aynaya bakarak gideren genç kızın ve cüce cine rastlayan rahibin masallarını iyi bir çeviriyle, yaklaşık bir saatte, ikindi vakti bir ağacın gölgesinde uzanır gibi hissederek okuyacaksınız.
Karakarga masal serisinden okuduğum ilk kitaptır ve tavsiyemdir.
