"Ben mutlu bir hayat istemiyorum sizden. Şerefli bir hayat ya da özgür bir hayat da istemiyorum. Geçtim bütün bunlardan. Ben bir ölüyüm ve sadece yaşamak istiyorum sizden. Yaşamak. Hissetmek. Toprak üstünde hareket edebilen bir canlı olmak istiyorum sadece. Ölümün ne olduğunu biliyorum ben ama siz, kelimeler uğruna ölmekten söz eden sizlerse yaşamanın ne olduğunu bile bilmiyorsunuz." (S.106)
Savaş karşıtı edebiyatın başyapıtı olarak bilinen #johnnysilahınıkaptı kitabını okuyup, peşine hemen filmini izledim. Resmen ruh gibi oldum. Kitap ayrı, filmi ayrı çarptı. Beklentimin ötesinde iyi bir kitap ve neredeyse bir o kadar başarılı bir filmdi.
Joe, 1. Dünya Savaşına Amerika'dan gönüllü olarak katılarak, Avrupa'ya gelir. Bir bomba patlaması sonucu kol, bacak, ağız, kulak, göz ve burnunu kaybeder. Kısacası yürüyemez, tutamaz, konuşamaz, duyamaz, koklayamaz...yapabildiği 2 şey var; düşünmek ve hissetmek! Ruhun bedene hapsolması...Bu nasıl bir acı ve bu nasıl bir anlatım tarzı (!) İnsanı sarsan, etkileyen ama elden bırakması çok zor bir kitap. Filmde Joe'nun uzuvlarının oldugu zamanlari gösteren sahneler renkli fakat bir bedene hapsolduğu yerleri anlatan kısımlar aynı Joe'nun ruhu gibi siyah-beyaz!
Çok çok iyi bir kitaptı. Alın, aldırın, okuyun, okutun, izleyin, izlettirin! Çok sarsıldım ama bir o kadar da sevdim. Kesinlikle tavsiyemdir.