"Buradayım; şimdi ve burada olmam yazgım, kaderim. Dünya vatandaşı olduğunu iddia etmek 'hiç kimse' olmak istemektir. Kimse olmamak 'herkes' olmaktır. Herkes değilim; bir kişiliğim, bir ruhum var. Hiç kimse olmak ya da kimse olmamak; dünya vatandaşı olmak demektir. Dünya Vatandaşı genetik bir varlıktır; kalpsiz, ruhsuz ve kişiliksizdir. Bütün insanları sevdiğini söylemek, kimseyi sevdiğini söylemektir; herkesi sevmek hiç kimseyi sevmemek demektir. Kimse bir yerdedir; hiç kimse her yerde.
Ben her yerde degilim, bir yerdeyim; kaderin, coğrafyanın/mekânın, tarihin/zamanın, insanlığın, içkin ve aşkın dünyanın bir yerinde.
Amor fati!
Sorun yok; buna razıyım."
Önsöz ve giriş çok güzel fakat geri kalan yazılar gazete yazıları ve o nedenle hep benzer sorunlar üzerinde dönüyor. Kitabın tamamı okunduğunda arada elbette isabetli tespitlerle karşılaşılıyor ama yine de önsöz ve girişten sonra örnek birkaç yazı okumakla da yetinilebilir.
"Hiç bir toplum, bütün kesimleriyle, bir anda modernleşemez ve değişemez. Dindarlar farklı, modernler farklı, köylüler farklı, kentliler farklı modernleşebilirler."
Zamanınız varsa ve çok merak ediyorsanız okuyun pek fazla bir beklenti içine girmeyin. Neden böyle bir yola başvurduğunu anlam veremiyorsunuz.
Neden okudum değil de neden böyle yazma gereği duyduğunu düşünüyorum. Neden daha güzel bilgilendirici yazılar makaleler yazmak varken kime yanaşmacı politika sürdürmeye çalışmış anlamıyorum.
- " (...) Zavallı memleketim, bürokrat, etnisist, akademik elitler seni kellelere indirgemekle meşgul.
Modern elitler Tanrı'ya değil, sayılara taparlar..."
Modern uygarlık “sayılara, rakamlara” inanır; sayılar, reddedilmeleri imkansız olduğu için despotiktirler; kendilerini bize buyururlar. Modern dünyamızın nihai otoritesi, seküler Tanrı’sı rakamdır.
Mukemmel bir siyaset ve toplum sosyolojisi iceren bir kitap. Hocamizın gazete yazılarından derlenmis bir kitaptır. Her bolumde yazara hayran kalacaksınız.
Ülkemizdeki ve çevremizdeki karışıklıkların sebebi seçkin elitlerdir. Yazara göre "beyaz" olan bu elitler iktidardır ve siyah olan diğerleri beyaz olmak çabalar fakat hiç bir zaman beyazlar zümresine giremez. " 30 yıl uğraştığımız ve son günlerde yine artan terör olaylarının müsebbibi nedir? " sorusunun cevabını kitap çok net şekilde ortaya koymuş. Bu savaşın sorumluları Jöntürkler ve Jönkürtlerdir. Otantik kürtler ayrılığı isteyen " bağımsız bir devlet kurmak isteyen " Jönkürtler yüzünden sıkıntı çekmektedir. Yazara göre sorun kürtler değildir, o bölgeye hangi ırk olursa olsun aynı sorun onların da başına gelecekti. Ekonomik iktidarlar ( küresel güçler ) Ortadoğu halklarına dün huzur vermediği gibi bugün ve yarın da huzur verecek gibi gözükmüyor.
Oldukçu istifade ettiğim bu kitabı Kürt Sorunu bağlamında okuyabileceğimiz gibi ülkemizin temel dinamiklerini, siyasal, sosyal, ekonomik iktidarlarının ( beyazların ) güç mücadelelerini anlamak için de okuyabiliriz.
Kürtler " Kürt" olmaları dolayısıyla sorun değiller; Ortadoğu cehenneminin, petrol ve doğal gaz cehenneminin kuzey sınırında yaşadıkları için sorunlar. Kürtlerin yaşadığı coğrafyada başka bir otantik halk da yaşıyor olabilirdi ( meselâ Gürcüler, Çerkezler, Boşnaklar, Eskimolar vb. ); Türkiye için sorun yine de değişmezdi.