Popular Science Dergisinin Kasım 2014 sayısında Tuna Emren güzel özetliyor: "Tarihteki ilk bilim insanlarından Demokritos, 2400 yıl önce atomların farkına varıp onları doğanın "bölünemez özleri" olarak tanımladığında varoluşla ilgili kesin bir görüş ortaya koyarak evrendeki oluşuma bir zorunluluğun egemen olduğunu ileri sürmüştü. Demokritos'a göre atomlar, hareketleri önceden belirlenmişçesine davranıyordu. Böylece alternatif bir gelecek oluşması ihtimali ortadan kayboldu. Bu durum beraberinde determinizmi de getiriyor, gelecekte olacak her şeyin bugünden belli olduğu ve bu durumda özgür irade diye bir şeyin olamayacağı sonucuna bağlanıyordu. O zamandan bugüne aralıksız devam eden tartışmalar son 250 yılda iyice alevlendi ve soru da zaman içinde değişerek yeni bir form kazandı: “Ne kadar özgürüz?"
Hep aynı olaylarla karşılaşıyorsun çünkü sende hiçbir şey değişmiyor! Her şey benzerini kendine çeker. Cennet parçacığı cennete doğru, cehennem parçacığı cehenneme doğru yol alır.
Tanrılar Okulu
Şimdi olan bir şey, 1 saniye önce olan şeyin sonucudur. 1 saniye önce olan bir şey de, 2 saniye önce olan bir şeyin sonucudur. Aynı mantıkta ilerlersek 10 dakika önce olan bir olay, kendinden 11 dakika önce olan başka bir olaya bağlıdır. Dolayısıyla bu şekilde devam edersek 1.000 yıl önce olan bir olay, kendinden bir önceki olaya bağlıdır. Bunu devam ettirirsek; Büyük Patlama'ya kadar gider. İşte bu deterministik bir dünyadır. Her şey aslında o ilk büyük patlama anında belirlenmiştir.
Singer ayrıca gerçekte özgür irade yoksa kültürümüzde derin köklere sahip suç ve ceza konseptinin de olduğu gibi kalamayacağını söylüyor;
"Suç işleyenleri artık cezalandırmaya devam edemeyiz çünkü artık suçtan bahsedilemez. Ama yine de gelecekte de kendimizi korumak zorundayız" diye devam ediyor Singer; "Pratik hukukta değişen pek fazla bir şey olmayacaktır. Ama bakış açısında bir değişiklik gereklidir: Artık ceza miktarından değil korunma miktarından bahsedilmesi gerekecektir." (Benoyum, özgür irade bir illüzyondur, 2009)