Kadıköy'den Emek-Bahçeli'ye Aznavour'dan Cemil Meriç'e

Kadir Cangızbay

Kadıköy'den Emek-Bahçeli'ye Aznavour'dan Cemil Meriç'e Posts

You can find Kadıköy'den Emek-Bahçeli'ye Aznavour'dan Cemil Meriç'e books, Kadıköy'den Emek-Bahçeli'ye Aznavour'dan Cemil Meriç'e quotes and quotes, Kadıköy'den Emek-Bahçeli'ye Aznavour'dan Cemil Meriç'e authors, Kadıköy'den Emek-Bahçeli'ye Aznavour'dan Cemil Meriç'e reviews and reviews on 1000Kitap.
192 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 hours
Kitapta yer alan yazıların ilk baskıları üzerinde bazı düzelt­me, değişiklik ve de ufak eklentiler yapılmıştır; ancak, farklı za­manlarda farklı yerlerde yayınlanmak üzere kaleme alınmış olan bazılarında mükerrer olan ifadeler de vardır ki, bu yazıların kendi iç bütünlüklerini bozmamak için bunları olduğu gibi bı­raktık.
Kadıköy'den Emek-Bahçeli'ye Aznavour'dan Cemil Meriç'e
Kadıköy'den Emek-Bahçeli'ye Aznavour'dan Cemil Meriç'eKadir Cangızbay · Ütopya Yayınevi · 20185 okunma
Cemil Meriç'in, az yukarıda eleştirdiğimiz 'kelimelerin mace­raları'nı anlatmakla yetinip nihai bir tanımlarını kurmaktan ıs­rarla uzak durması, belki de esas amacının, insanları -bu arada kendi kendisini de- mağaralarından çıkartıyorum derken is­terse en görkemlisinden bir saray olsun- yine başka bir kapalı mekana hapsediyor da olabilirim endişesiyle, sadece yola çıkma­larını sağlamak, kendi başlarına yürür hâle getirmek olmasından kaynaklanıyordu. Şöyle de söyleyebiliriz: Cemil Meriç, insanları birbirleriyle diyaloga sokmak isterken, insana kendi kendisiyle diyaloga girmeyi öğretiyordu. Güle güle uyusun.
Reklam
Evinin kapısı da herkese açıktır; kitaplarını yollarken adresini de ekler: Gelsinler de beyinleri bir nebzecik olsun tokatlansın. Zira Cemil Meriç, entelektüeli her şeyden önce 'amel' (eylem) adamı olarak görür ve kendisinin öncelikli eylem formatı 'beyin tokatlamak'tır; insanlar nassların­ dan kurtulsunlar, en azından şüpheye düşsünler diye.
Kitaplarını, en 'sağ'dan en 'sol'a, düşünce ve siyaset alanında etkili olabileceğini düşündüğü herkese gönderir; diya­loga davet eden ithaflar da ekleyerek -yeter ki bir tepki versin­ ler, bir etkilenmişlik emaresi göstersinler. Her kim ki yazılarını/ eserlerini yayınlayacak, aralarında hiçbir ayırım gözetmez; ister ki farklı farklı yerlerde tekrar tekrar yayınlansınlar, herkes oku­sun diye: Kimseye 'göre' yazmamıştır ki, okuyacaklar konusun­ da bir önceliği, tercihi olsun.
Sayfa 178Kitabı okudu
Cemil Meriç'e göre ideolojiler, mutlaka sınıfsal birer yarım hakikat, dolayısıyla da bilim karşıtıdır; entelektüel ise mutlaka bir sınıfın sözcüsü, sentezcisidir. Kendisine göre Osmanlı'da(Tür­kiye'de sınıflar bulunmadığına göre, "benim de entelektüel ola­mamam gerekir"i tartışır: Hoca sonuna kadar dürüst/kendisiyle tutarlıdır.
Bir yabancı dili çok iyi bilmesinin Cemil Meriç'in düşünce zenginliğinde büyük rol oynadığı açıktır ve kendisi de bunun farkındadır; ''Yabancı dil, insanın kendi zihnine tuttuğu ayna­dır" der. Bir yabancı dili, o dilin en büyük ustalarının eserlerini Türkçeye çevirebilecek kadar iyi bilmesi sayesinde, aslında mü­kemmel tercümenin hiçbir zaman mümkün olmadığının bilin­ cine varmıştır.
Reklam
Nefis, insanın sadece vücudunu değil, kültürünü de içerir: Fransız'ın nefsi salyangoz yemeyi çekerken, aynı hayvancık be­nim ancak midemi bulandırır. Hoca, bu noktada, şunu da ya­kalar: Kültürler arasında herhangi bir hiyerarşi kurulamaz; sal­yangoz yemeyi sevmek de, salyangozdan iğrenmek de, birbi­rinden, ne daha üstün/iyi/doğru ne de daha erdemlidir. Sözlük­te salyangoz ile 'escargot' kelimeleri birbirlerini birebir karşılasa da, bunların bir Türk ile bir Fransız'ın kafasında çağrıştırdıkları kesinlikle aynı olmayacaktır; dolayısıyla mükemmel tercüme diye bir şey olamayacağı gibi, dil kadar iyi işleyen başka bir ideolojik mekanizma da yoktur.
Cemil Meriç'ten bir sağcı-dinci çıkartma çabaları cahilğin, eblehliğin, sığlığın ve madrabazlığın hep bir arada zirve yaptığı muhteşem bir maska­ralıktır. Bunların kendi düşünürleri yoktur ve de zaten olamaz; zira dincilik dogmatikliği gerektirir, dogmatiklik ise düşünceyi hadım, düşünürü de -ilk fırsatta- katletmeyi. 'Kendi düşünürle­ri'ni kendi dışlarından devşirmek zorundadırlar. Cemil Meriç'i bu yolda kullanabilecekleri bir malzeme gibi görmeleri ise, pa­radoksal ve dramatik olarak Hoca'nın her türlü dogmaya moda olup yaygınlık kazandığı ölçüde artan bir şiddetle karşı çıkmış olmasının bir sonucudur.
Cemil Meriç, diyalektiği bir metot olarak uygulayan 'serazad' bir düşünür; sonunda titreyip kendine/yuvaya dönmüş, hidayete ermiş, hak yolunu bulmuş eski bir Marksist; Batı'yı tanıdığı öl­çüde, ışığın ancak Doğu'dan gelebileceğinin farkına varmış eski bir batıcı; Doğu ile Batı ve/veya 'muhteşem bir mazi' ile 'muhte­şem bir istikbal'i birbirlerine bağlamanın yılmaz misyoneri, Av­rasya idealinin öncüsü veya Cemil Meriççiliğin babası; müzik zevk ve anlayışından dil ve din konusundaki görüş ve tavırlarına kadar Türk-İslam sentezinin ete kemiğe bürünmüş prototipi, son ve mükemmel Osmanlı veya bu temelde. komple ve sistema­tik bir düşünür; derin inanç sahibi modem bir mistik; komple ve sistematik bir düşünür; post-modernizmin ilk yerli ve öncü temsilcisi; otodidakt ve malûmatfuruş bir lise/Fransızca hocası...
Sayfa 166Kitabı okudu
Sosyalizm, insan için benimsenmesi mümkün ideolojilerden herhangi biri değil, insan için insanlığını ve sadece insanlığını temel alan yegane ideolojidir; zira insan, emeğiyle, emek vere­ rek ortaya çıkardığı işle/eserle ve yaptığı iş/ürettiği eser kadar insandır.
88 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.