Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kadın Önderleşmesinde Rosa Luxemburg

Füsun Erdoğan

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Kafamda hiç atamadığım düşünce hayatın ne olduğu? Niçin olduğu? Yaşamaya değip değmediği?"
Sayfa 14
"Dönemin komünist partileri ertelemecidirler. Bütün sorunlar gibi "kadın sorununu"da sosyalizmin çözeceğini savunurlar. Hepsi erkek egemen bir bakış açısıyla kurulduğu için, pratiklerini de bu anlayış belirler ve yönetir. Bunun içindir ki, hiçbiri önlerine erkek egemenliğine karşı mücadeleyi koymamışlardır. Sermaye egemenliğine karşı mücadelenin, erkek egemenliğine karşı mücadeleyle birleştirilmesi gibi fikir ve yaklaşımları söz konusu olmamıştır. Yine feminizm ve feminist harekete karşı bakış açılarını, pratikteki ilişkilenişlerini de feminizm fobisinin yönettiğini söylemek yanlış olmaz."
Reklam
"Rosa Luxemburg'un linç edilerek öldürülmesi planı, bugün Kürtlere, Romanlara yönelik uygulanan yöntemlerden biri. Rosa'nın ölü bedeninin kanala atılmak suretiyle kaybedilmek istenmesi de Türkiye'deki binlerce kaybın, kaybedilme öyküsüyle aynı! Katillerin sanık sandalyesine oturtulması, yargılama yönremleri öyle çok birbirine benziyor ki! Dün olduğu gibi bugün de çok sıkıştıklarında, bir iki maşaya komik cezalar vermek suretiyle aşağılık suçlarını kapatıyorlar. Çoğunluk da zaman aşımı gibi oyalama yöntemleriyle katiller korunuyor. Gerçek katilkere dokunmamak için de olmadık yöntemler deniyorlar."
Sayfa 85
"Kadın cinsinin erkek karşısındaki tarihsel yenilgisi, cins olarak onu toplumsal, siyasal, kültürel yaşamın dışına itmiştir. Ailenin evin dört duvarı arasında domestik bir köle olarak yaşamaya mahkûm etmiştir. Dolayısıyla, çağlar boyuca entelektüel uğraşlar da, tıpkı siyaset gibi esas olarak egemen sınıftan erkeğin elinde toplanmıştır. Buna karşı çıkan, toplumsal kuralları ve yasaları çiğneyen sıra dışı kadınlar ise, büyük bedeller ödemiş ve çoğunlukla da ibretlik yöntemlerle cezalandırılmışlardır."
Sayfa 23
"Toplumsal koşulları değiştirme mücadelesi, mutlaka kensimizi ve ilişkilerimizi devrimcileştirmekle birlikte yürütülmelidir. Geleneksel değer yargılarından, toplumsal cinsiyetin kadın ve erkeğe biçtiği rollerden sıyrılmadıkça; toplumsal devrimin başarıya ulaşamayacağını 21. yüzyılın devrimcileri olarak bilince çıkarmamız gerekiyor."
Kadın cinsinin erkek karşısındaki tarihsel yenilgisi, cins olarak onu toplumsal, siyasal, kültürel yaşamın dışına itmiştir. Ailenin evin dört duvar arasında domestik bir köle olarak yaşamaya mahkûm etmiştir. Dolayısıyla, çağlar boyunca entelektüel uğraşırlar da tıpkı siyaset gibi esas olarak egemen sınıftan erkeğin elinde toplanmıştır. Buna karşı çıkan, toplumsal kuralları ve yasaları çiğneyen sıra dışı kadınlar ise, büyük bedeller ödemiş ve çoğunlukla da ibretlik yöntemlerle cezalandırılmışlardır.
Reklam
"Bir kadının anne olma isteği (erkeğin baba olma isteği için de geçerlidir bu) baskı olan, duyguları yöneten şey; toplumsal cinsiyetin payımıza çıkardığı, öğretilmiş kadınlık rolleridir, duygulardır. Ve buradan başlayarak, anne-baba-çocuk üçgeninde soyunu sürdürme, yaşlılıkta çocuktan beklentiler, yani gelecek kaygısı, evlilik ilişkisinin sürmesinde çocuğu bir garantör gibi görmek, vs. vb. bir dizi mülkiyetçi düşünüş ve davranışı, duyguyu bulabiliriz. Bütün bunları belirleyenin de toplumsal cinsiyet ayrımı ve çelişkisi olduğunun altını bir kez daha çizmeliyim."
Sayfa 99
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.