Kadın Psikolojisi

Canlıların korkusu anlamında yaşam korkusu, kaygısı tek başına genel insani bir fenomen olabilir. Nevrotik kişide bu korku artmıştır. Bu korku, kaygı kısaca düşmanca ve karşı konulamayan bir çevre karşısındaki çaresizlik duygusu olarak betimlenebilir. Nevrotik kişi çoğu zaman bu çaresizliğin bilincinde değildir. Sadece çok çeşitli içeriğe sahip bir dizi korkunun bilincindedir: Fırtına korkusu, sokağa çıkma korkusu, kızarma korkusu, hastalık kapma korkusu, sınav korkusu, trenle seyehat korkusu vs. Bir insanın niçin tam da şu veya bu özel korkuya sahip olduğu elbette tek tek kesin belirlenmemiştir. Fakat daha derinlemesine bir anlayış bize gösteriyor ki, bütün o korkular ağırlıklarını altta gizli olan artmış yaşam korkusundan, kaygısından alıyor.

Sayfa 187 - Cem Yayınevi

Tuğba

… insanlarda artmış bir yaşam korkusu var ve tüm yaşamları onların durmaksızın sevgiyi aramalarının bu korkuyu yatıştırma girişimi olduğunu gösteriyor.

Sayfa 185 - Cem Yayınevi

Reklam

Tuğba

Sevgiyi tanımlamak çok zordur. Burada bilimsel olmayan ve çok genel sözlerle şöyle betimlemekle yetinebiliriz: Seven kişinin her şeyi benmerkezci biçimde kendine alıkoymak yerine, bir şeyler verme, ister insanlara, ister bir davaya veya bir fikre olsun kendini adama becerisidir.

Sayfa 178 - Cem Yayınevi

Tuğba

Nevrotik sevgi ihtiyacının çeşitli biçimleri arasında birini vurgulamak isterim, çünkü bizim kültürümüzde çok sık görülüyor: “Sevgi”ye aşırı değer verme.

Sayfa 173 - Cem Yayınevi

Tuğba

Aşk dediğimiz o çok yönlü şey bu taraftaki yalnızlıktan o taraftaki yalnızlığa köprüler kurmayı başarır ve bu köprüler görülmemiş güzellikte olabilir; ancak ender olarak çok sağlamdırlar ve çoğu zaman daha büyük bir yükü kırılmadan taşıyamazlar. Buna rağmen cinsler arasındaki bağ bize en büyük mutluluk olanaklarını sunar ve biz bu nedenle o bağın üstünde görünmez biçimde ne kadar çok nefret, korku, güvensizlik olduğunu ve bunların aşkımızı gösterirken karşımızdakine ölümüne eziyet ettiğimizde sıklıkla bağ kisvesine büründüğünü doğal olarak görmezden gelmeyi isteriz.

Sayfa 74 - Cem Yayınevi

Tuğba

Ölüm özlemini anneyle yeniden birleşme özlemi olarak anlamayı öğrendiğimiz gibi, Afrika masallarında ölümü dünyaya getirenin bir kadın olması gibi, büyük ana tanrıçaların aynı zamanda ölümü ve yıkımı da getirmiş olmaları gibi, bana öyle görünüyor ki ölüm motifi bizim genelde gördüğümüzden daha güçlü bir biçimde anneyle ilintilidir. Sanki içimizde, hayatı verenin onu yeniden alabileceği düşüncesi yaşıyormuş gibi.

Sayfa 74 - Cem Yayınevi