Kadınların En Güzel Tarihi

Michelle Perrot

Kadınların En Güzel Tarihi Posts

You can find Kadınların En Güzel Tarihi books, Kadınların En Güzel Tarihi quotes and quotes, Kadınların En Güzel Tarihi authors, Kadınların En Güzel Tarihi reviews and reviews on 1000Kitap.
Erkekliğin doğasıdır masumiyet ne de olsa!
Kendini korumayı başaramayan kız suçlu bulunuyor. Hep zaten dünden razı olduğundan şüpheleniliyor, "Kendisi istedi!" deniliyor. Şu veya bu şekilde olaydan kız sorumlu tutuluyor; "O sırada orada ne arıyordu, böyle bir yerde ne işi vardı?" diye düşünülüyor.
Aziz Augustinus'un 4. Yüzyılda cinsellik hakkındaki görüşleri
Temel düşünce, tensel günahların bütün günahlar içinde en kötüsü olduğudur. Beden kötülüğün temel taşıyıcısıdır. Yaradılış bu noktada tekrar yazılmıştır. İlk versiyonda, kadın ve erkeğin aynı anda yaratılmış olduğu kabul edilir. Oysa bu ikinci versiyonla birlikte kadın ikincil duruma düşer, Adem'in kaburgasından çıkar. Bu kadın Havva'dır; baştan çıkaran, günahkâr cazibesiyle ayartan, şeytanı dinleyen ve günahı dünyaya getiren kişidir. Bu andan itibaren kadınlara düşen en önemli görev, bu günahın kefaretini ödemektir. Neyse ki Kutsal Bakire kültü kadınları bu durumdan kurtarmıştır. "Meryem Ana" Havva'nın tam tersidir. Meryem selamlanırken, Havva'ya karşı bir zafer kazanılır.
Reklam
Her konuda kadın direnişi şart :)
Erkekler yalnızca ilk başlarda, yani vuslata ermeden önce, ilgi, hayranlık, kibarlık gibi kadınları titreten romantik davranışları sergiliyorlar... Dolayısıyla da aşkın müthiş heyecanlarını yaşayabilmek için kadınların direnmeleri şart. Teslim oldukları anda her şey bitiyor.
Batı'da "Tanrı önünde ne erkek ne de kadın vardır" (Aziz Paulus) yargısını doğrulayan Hıristiyanlığın gelişi bir kapı açmış ama cinslerin en azından Tanrı önünde eşit olması, kadının toplumdaki yeri açısından bir fark yaratmamıştır.
ortaçağda aristokrat ailelerin kızları doğumdan itibaren değer kazanmaya başlar, çünkü takas edilecek akçe olarak kullanılırlar. Kadınların değiş tokuşu, akrabalık bağlarının değiş tokuşu, fieflerin değiş tokuşu: Ortaçağ toplumu bu şekilde işler. Bu nedenle soylu kişiler kızları olunca üzülmezler, hatta çok fazla oğulları olsun istemezler çünkü bu takdirde geleceklerini güvence altına almaları daha zor olacaktır.
Düşünce yetisi ne kadar gelişmiş olursa olsun, insan içinde yaşadığı toplumun ve çağın sınırları içinde kalıyor ve kör noktaları fark edemiyor. Hepimizin kör noktaları var, bu kaçınılmaz. Diğer yandan, zamanlarında hâkim olan söylemin tamamen zıddı olan görüşleri mantık adına savunan nadir insanlara, savları ne kadar mantıklı olursa olsun pek kulak asılmamıştır.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.