Bırakın yalancılar ve ikiyüzlüler, ahmaklar ve körler, burjuvazi ve destekçileri, halkı genel olarak özgürlük, eşitlik ve demokrasi hakkında konuşarak aldatsınlar. Biz, işçilere ve köylülere deriz ki "Bu yalancıların maskesini yırtın, körlerin gözünü açın. Onlara şunları sorun:
Erkek ve kadının eşitliği var mıdır?
Hangi ulus, hangi ulusa eşittir?
Hangi sınıf, hangi sınıfa eşittir?
Hangi boyunduruktan ya da hangi sınıfın boyunduruğundan kurtuluşu istiyorlar?
Hangi sınıfa özgürlükten söz ediyorlar?
Kim, politikadan, demokrasiden, özgürlükten, eşitlikten ve sosyalizmden bu soruları ortaya koymadan ve bu sorulara öncelik tanımadan söz eder ya da bunların örtbas edilmesine, gizlenmesine ve etkisinin azalmasına karşı savaşmazsa o, emekçi halkın en kötü düşmanı kuzu kılığına girmiş bir kurt, işçilerin ve köylülerin kudurmuş düşmanı, toprak sahiplerinin, çarların ve kapitalistlerin uşağıdır.
Dini haksızlıklada savaşırken son derece dikkatli olmalıyız; bazı insanlar, bu mücadelede dini duyguları inciterek çok zararlı olurlar. Propaganda ve eğitim yöntemlerini kullanmalıyız. Mücadeleyi çok sivri bir uca, en uç noktaya getirirsek, sadece genel bir kızgınlık yaratmış oluruz;
bu gibi mücadele yöntemleri, dini konularda halk arasında ayrılığı sürdürmek eğilimindedir, oysa bizim gücümüz birlikte olmakta yatar. Dini haksızlığın en derin kaynağı, yoksulluk ve cahilliktir; işte savaşmak zorunda olduğumuz bela budur.