Yirminci Yüzyılda Kültürel Bir Kimliğe Doğru

Kadınların Tarihi 5.Cilt

Georges Duby

Kadınların Tarihi 5.Cilt Quotes

You can find Kadınların Tarihi 5.Cilt quotes, Kadınların Tarihi 5.Cilt book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
1944'te 14,9 milyon Alman kadın istihdam edilmekteydi (Avusturya dahil) ve bu rakam Alman sivil işgücünün yüzde 53'ünü oluşturmakta ve on beş ila alt­mış yaş arası tüm Alman kadınların yarısından fazlasını kapsamak­taydı. Düşük istihdam yerini tam istihdama ve daha sonra, büyük ölçüde savaş sanayiinin genişlemesi nedeniyle emek kıtlığına yol açın­ca, sanayideki kadın işçi sayısı 1933 (1,2 milyon) ile 1936 (1,55 mil­yon) arasında yüzde 28,5, ertesi iki yılda yüzde 19,2 arttı. Sadece ça­lışan bekar kadınların sayısı değil, çalışan evli kadınların ve annelerin sayısı da arttı. Weimar dönemi ile 1939 arasında işgücü için­de evli kadınların sayısı ve tüm çalışan kadınlar içindeki oranları dra­matik bir biçimde yükseldi ve sanayideki evli kadın işçilerin sayısı neredeyse ikiye katlandı (1925'te yüzde 21,4, 1933'te yüzde 28,2, 1939'da yüzde 41,3; tüm çalışan evli kadınlar: 1925'te yüzde 31, 1933'te yüzde 37, 1939'da yüzde 46). 1939'da tüm çalışan kadın­ların yüzde 24'ünden fazlasının çocukları vardı ve bunlardan evli olanlar, tüm evli çalışan kadınların yüzde 51'ini oluşturmaktaydı.
1906 ile 1946 arasında kadınlar Fran­sa'da işgücünün yüzde 36,6 ila 37,9'unu, Büyük Britanya'da yüzde 28,5'ini oluşturdular. Her iki ülkede toplumun üst kesiminden ol­mayan genç kadınların evlenmeden önce çalışmaları yaygın olduğu halde, İngiltere'de nispeten daha az evli kadın çalışmaktaydı (işgü­cünün yüzde 14 ila 16'sı); oysa Fransa'da evli kadınların çalışması yay­gındı. Fransız kadın işçilerin yarısı 1920'de evliydi ve oran 1936'da yüzde 55'e çıktı. Dahası, çocuklu dul kadınlar kadın işgücünün yüzde 13,5 ila 14,5'ini oluşturmaktaydı. Fransa'da iki savaş arası dö­nemde çalışan kadınların üçte ikisi aile geçindirmekteydi.
Reklam
Soy ıslahçı ve etnik ırkçılık nasyonal sosyalizme ve Almanya'ya özgü değildi, diğer siyasal gruplar ve diğer ülkelerde de vardı; fakat anlamı ve özellikle pratiği bakımından köklü farklılıklarla birlikte. "Irk" terimi burada sözü edilen tüm ülkelerin nüfusçu dilinde kullanılmıştı. Fakat terimin kullanımı her zaman daha aşağı etnik ya da soy değeri gerekçesiyle ayrımcılık anlamında ırkçılığı ima etmedi; çoğunlukla üreme potansiyeli bakımından "toplum", "topluluk" ya da "ulus" anlamına geldi.
Başlamadan biten bir devrim? Koşullu bir özgürlük? Aslında savaşın neden olduğu değişiklikler, geleneksel cinsiyet rollerinin korunması ve hatta güçlendirilmesiyle ve cephedeki askerlere ekonomik, sos­yal ve kültürel öncelik veren karmaşık bir simgesel sistemle sınırlan­dı. Sosyal grup, yaş, aile durumu, milliyet ve bireysel geçmiş gibi fak­ törler de elbette önemliydi. Belki savaşın ilk birkaç ayı dışında, ka­dınların bir keder ve hizmet topluluğu biçiminde birleştikleri bir mittir. "Seferberlik" ve "savaş işi" terimleri geniş bir bireysel dene­yimler çeşitliliğini, dayanışmayı engelleyen bir çeşitliliği kapsar. Öz­gürlük havasının tadını çıkaranlar esas olarak genç kadınlardı. Ebe­veyn gözetiminden kurtulan işçi kızlar çalışma saatlerinden sonra arkadaşlık ederlerdi. Genç orta sınıf kadınlar sosyal ve entelektüel maceralarıyla daha da fazla "biçim değiştirdi"ler. Elbette bunlar, nispeten yakın zamanda ve gecikmiş olarak sözlü tarihlerini bir araya getirme girişimlerinde bir iyimserlik havası yansıtan kadınlardır. Özellikle kıtlığın kendisini hızla hissettirdiği Orta Avrupa'da savaş zamanında en çok sıkıntı çekenler aile sahibi işçi sınıfı kadınlardı.
Savaş zamanında yardımlarına ih­tiyaç duyuldu; fakat savaştan sonra karşı konulmaz "doğa"ları ken­disini dayattı. Sadece belli uğraşların kadınlara uygun olduğu ve bu­nun doğal sonucu olarak avukat, demiryolu mühendisi ve tıp bilim­cisi de aralarında olmak üzere belli mesleklerin sadece erkeklere öz­gü olduğu düşüncesi yeniden güç kazandı. Fransız bir hekim “yaraları doktorlara, yaralıları hemşirelere bırakın” diyordu.
Kadınlar tasvir yapan ve tasvirlere poz veren haline gelince, geleneksel temalara yönelik tutumlarını da tanıttılar. Örneğin Frida Kahlo ya da Dorothea Lange ıstırabı betimlediklerinde, kadınları acınacak kurbanlar olarak değil, acının ve kaygının ruhları ve vücutları üzerinde bıraktığı derin izlere katlanan cefakarlar olarak ifadelendirmeyi tercih ettiler.
Reklam
53 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.