Yirminci Yüzyılda Kültürel Bir Kimliğe Doğru

Kadınların Tarihi 5.Cilt

Georges Duby

En Yeni Kadınların Tarihi 5.Cilt Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Kadınların Tarihi 5.Cilt sözleri ve alıntılarını, en yeni Kadınların Tarihi 5.Cilt kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birçok feministe göre kadın cinselliğini erkek egemenliğinden kurtarmak, diğer şeylerin yanı sıra doğum kontrolünün ve kürtajın serbestleştirilmesi için mücadeleyi gerektirmekteydi. "Kadın kendisine sorar: Kimin zevki için ben gebe kaldım? Kimin zevki için kürtaj oluyorum? Bu soru kurtuluşumuzun tohumlarını barındırır: Bunu formüle eden kadınlar erkeklerle özdeşleşmeyi terk eder ve sömürgeleşmemizin taçlanması olan sessiz suç ortaklığını bozma gücünü bulurlar."
İnsanın kendi benliğine yeniden sahip olması zorunlu olarak vücuduna yeniden sahip olmasını gerektirmekteydi. Bu bağlamda cinsellik can alıcı bir kendini yeniden sahiplenme alanı olarak ortaya çıktı. Kate Millet Jean Genet'ye ilişkin şunları yazıyordu: "Sıkıntılarımızın temelinde seks vardır. Baskı sistemlerimizin en habisini ortadan kaldırmadığımız sürece, cinsel siyasetin ve bu siyasetin iktidar ve şiddet hezeyanının merkezine gitmediğimiz sürece, tüm kurtuluş çabalarımız bizi tekrar aynı ezeli sıkıntılara geri götürür." Değişik feminist metinler peş peşe temel bir tutumu dillendirdi: Ataerkillik kadın cinselliğini kadınların üreme işlevlerine bağlamakla ve kadın nesli üzerinde erkek kontrolünü sağlamakla kadınları kendi hazlarını bilme olanağından yoksun bırakmıştı
Reklam
Sözlük, feminizmi, söylemsel bakımdan "cinsiyetlerin siyasal, ekonomik ve sosyal eşitliğinin teorisi" olarak, örgütsel bakımdan "kadınlara karşı ayrımcılık yapan kısıtlamaları giderme" seferberliği olarak görür; fakat hiçbir tekil tanım, çağdaş feminist siyasetin karmaşık toprağında yeterli bir rehber olamaz. Aslında feminizm, öz nitelikleri yetkin bir biçimde saptanabilen tözsel bir terim değildir; terimin işaret ettiği görüngülerin ortak bir çekirdeği varsa, şudur: "Feminizm", kadın özneler oluşturmayı ve yetkilendirmeyi merkez alan, tarihsel olarak değişen teori ve pratik kümelerine işaret eder. Bu bakış açısına göre, feminizmin ne olduğu ya da ne olmuş olduğu tanımsal bir sorundan çok, tarihsel bir sorundur.
Kadınların refah devletiyle evlendiklerine dair sav çok inandırıcı olmasa da, bu formülasyon evliliğin ve "müstakbel aile"nin değer kaybına işaret ettiği için yararlıdır. Evliliğin yapısındaki değişimler (gayri resmi birlikte yaşamanın ve boşanmanın artması gibi) üreme işinin "entelektüelleşmesi" ve kolektifleşmesinin karakterize ettiği bir sanayi sonrası üreme rejiminin ortaya çıkışını yansıta bilir. Böyle bir rejimde evlilik işlevsel dayanaklarını yitirir ve öncelikle aşk duyguları ve cinsel çekicilikle meşrulaştırılır, dolayısıyla daha fazla özel ve daha az kalıcı bir mesele haline gelir.
Soy ıslahçı ve etnik ırkçılık nasyonal sosyalizme ve Almanya'ya özgü değildi, diğer siyasal gruplar ve diğer ülkelerde de vardı; fakat anlamı ve özellikle pratiği bakımından köklü farklılıklarla birlikte. "Irk" terimi burada sözü edilen tüm ülkelerin nüfusçu dilinde kullanılmıştı. Fakat terimin kullanımı her zaman daha aşağı etnik ya da soy değeri gerekçesiyle ayrımcılık anlamında ırkçılığı ima etmedi; çoğunlukla üreme potansiyeli bakımından "toplum", "topluluk" ya da "ulus" anlamına geldi.
Kadınlar tasvir yapan ve tasvirlere poz veren haline gelince, geleneksel temalara yönelik tutumlarını da tanıttılar. Örneğin Frida Kahlo ya da Dorothea Lange ıstırabı betimlediklerinde, kadınları acınacak kurbanlar olarak değil, acının ve kaygının ruhları ve vücutları üzerinde bıraktığı derin izlere katlanan cefakarlar olarak ifadelendirmeyi tercih ettiler.
Reklam
53 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.