Edebiyat o zaman şeylerin gerçekliğinin, onların tanınmamış, özgür ve sessiz varoluşlarının tasasıdır; onların masumiyeti ve onların yasaklanmış mevcudiyetidir, açınlanma (vahiy) önünde şaha kalkan varlıktır, dışarıda oluşmak istemeyen şeyin meydan okumasıdır. Böyle olmakla, karanlıkla, amaçsız tutkuyla, hukuksuz şiddetle, dünyada dünyaya gelmeyi reddetmeyi sürdüren her şeyle duygudaşlık kurar.