KafkaOkur - Sayı 67 (Haziran 2022)

KafkaOkur Dergisi

KafkaOkur - Sayı 67 (Haziran 2022) Quotes

You can find KafkaOkur - Sayı 67 (Haziran 2022) quotes, KafkaOkur - Sayı 67 (Haziran 2022) book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Nefesi buğu oluyor, buğusu utanç. Ardından biri camı açıyor ve utancı ölüyor.
ben sana mecburum bilemezsin adını mıh gibi aklımda tutuyorum büyüdükçe büyüyor gözlerin ben sana mecburum bilemezsin içimi seninle ısıtıyorum. Attila İlhan
Reklam
aysel git başımdan ben sana göre değilim ölümüm birden olacak seziyorum hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim aysel git başımdan seni seviyorum Attila İlhan
İlhan’ın hayatını değiştiren üçüncü yolculuk 1950’li yıllarda gerçekleşti. O yıllarda sosyalizmin büyük şairi Nazım Hikmet cezaevinde açlık grevine girmişti. Basında çokça yer bulan bu eylem yurt içi ve yurt dışında büyük yankı uyandırıyordu. Binlerce imza toplanıyor, dışarda da açlık grevleri yapılıyordu. Bu gibi eylemlerle kamuoyu yaratarak Nazım’ı kurtarmak için herkes seferber oluyor yani. İlhan da bunlardan biriydi. Nazım’a büyük bir hayranlık duyan İlhan, fakültedeki arkadaşları ile kafa kafaya verip bir ateşte yurtdışında yakmak istedi. İlkin aklında İsveç vardı. Ne de olsa İsveç dünya savaşına katılmamıştı, daha derli topluydu, ancak bu seçenek kısa sürede iptal edildi. İkinci seçenek ise Fransa’ydı. İlhan birkaç arkadaşıyla beraber yola çıkıp Marsilya üzerinden Paris’e gitti. Cebinde 100 lirası ya var ya yoktu. Çeşitli bağlantılar kurarak bazı yazar, şair ve sanatçılarla Nazım’ın durumunu görüştü ve açlık grevine bir seste Paris’ten çıkması için bir etkinlik düzenlendi. Etkinliğin sunucusu Dadanizm’in kurucularından Tristan Tzara’ydı. Tzara sahnede açılış konuşmasını yaptıktan sonra programda belirtilen kişileri sahneye çağırıyor, onlar da bu konuşmalarını yapıp şiirlerini okuyorlardı. Etkinlikte Nazım’ın da şiirleri okunacaktı. Bu görevi İlhan üstlenmişti. Ancak Tzara sıra İlhan’a gelince onun adını unutuverdi, sahnede kekeleyip kaldı, neden sonra Ahmet Baltaci diye anons etti. İlhan kibarlığı elden bırakmadan çıkıp şiir okudu. Etkinlik çok kalabalık olmasa da basında kendine yer buldu.
“Eğer ben yalnızsam yanılmışsam elimden tut yoksa düşeceğim yağmur beni götürecek yoksa beni” Attilâ İlhan
Sayfa 5
Yurda döndüğü 1953 yılından itibaren Vatan gazetesinde sinema yazıları da kaleme alan bu bilgili genç adam, çok geçmeden tıpkı Fransız filmlerini andıran Yalnızlar Rıhtımı (1959) isimli bir film senaryosu kaleme alır. Başrollerde kardeşi Çolpan İlhan ve onunla daha önce iki filmde daha oynayan ve seyirci tarafından birbirine çok yakıştırılan Sadri Alışık rol alır. Attila İlhan’ın Ali Kaptanoğlu müstearıyla kaleme aldığı senaryoyu, Türkiye’de Sinemacılar Kuşağı’nın kuruculuğunu üstlenen yönetmen Lütfi Akad filme çeker. Film mutlu biter. Öyle ki bu filmden sonra birbirlerine gerçekten aşık olan Sadri Alışık ve Çolpan İlhan evlenir. Bu evlilik, Sadri Alışık’ın ölümüne değin sürer.
Reklam
Okuluna devam ederken bir yandan da sürekli okuyordu. Muharrem Bey ona her fırsatta çocuk kitapları, dergiler getiriyordu. Bunlar bitince İlhan da soluğu evlerinin yakınındaki kitapçıda alıyordu ve o okuma açlığıyla eline ne eline geldiyse yutuyordu: Reşat Enis, Esat Mahmut, Muazzez Tahsin, Peride Celal, Sadri Ertem, Mahmut Yesari… Kitabevinin üst katında çeviri eserler olduğunu öğrenince oraya dadandı sonra; Maksim Gorki, Anatole France gibi yazarlar da eklendi listeye. İlhan çocukluğunu ağırlıklı olarak roman okusa da şiirle de sürekli içli dışlıydı. Muharrem Bedrettin Bey geçmişte gazetecilik yapmıştı, eli kalem tutar ve divan şiirinden de şiirinden anlardı. Evde onu çok defa şiir okurken bulurlardı. İlhan’ın kulağında sürekli çınladığından o da çok gecikmedi, ‘’İlkbahar’’ ismini verdiği ilk şiirini ilkokul üçüncü sınıfta yazdı.
Kendini bilmeye, daha sistemli okuyup yazmaya lise yıllarında başladı. İnsanın en deli çağlarıydı, isyanın ve aşkın kapılarının açıldığı bugünlerde İlhan da gönlünü mahalle arkadaşlarından biri olan Vacide’ye kaptırdı. Tabii o yıllarda gizli saklı ilerliyordu bu işler. İlhan da kalemine güvendiğinden Vacide’ye sürekli aşk mektupları yazıyordu. İçerisinde bazen kendine ait, bazen de büyük şairlerin imzasını taşıyan şiirler oluyordu. İşte bu şiirlerden biri olan İlhan’ın hayatını değiştirecek ikinci yolculuğa kapı araladı. Nazım Hikmet o yıllarda hapisteydi ve kitapları çoktan yasaklanmıştı. Şiirleri de el altından dolaşıyor ve bu şartlarda bile gençler onun dizelerini ezbere biliyorlardı. Bu gençlerden biri de İlhan’dı. Vacide’ye yazdığı bir mektubu Nazım’ın bir şiiriyle bitirdi. Vacide tehlikeyi ne bilsin, İlhan’dan gelen bütün mektupları çantasında büyük bir aşkla saklıyordu. Derken günün birinde okulda bir arama yapıldı ve Nazım Hikmet’in şiiri ortaya çıktı. Sonra ne mi oldu? İlhan o yıllarda okuduğu İzmir Erkek Lisesi’nden atıldı ve Türkiye’nin her yerinde okuma hakkını kaybetti. Bu kadar mı peki? Hayır, akabinde ‘’komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklandı ve koca koca adamların arasına hapse atıldı. Henüz 16 yaşındaydı.
Aşık olup da bir Attilla İlhan dizesine teselli bulmayanımız çok azdır. Kitap okumayanımız bile hiç yoksa Ahmet Kaya’nın ‘’Sen Benim Hiçbir Şeyimsin’’i, Yaşar’ın ‘’Beni Koyup Gitme’’sini, Zuhal Olcay’ın ‘’Ayrılık Sevdaya Dahil’’ini dinleyip hüzünlenmiştir sanıyorum. İmkansız aşklardan bitmeyen hasretlere, yoksulluktan Kurtuluş Savaşı’na kadar pek çok konuda şiirler yazan, toplumcu romanlarıyla sınıfsal-kültürel meselelere dikkat çeken, gazete yazıları ve eleştirileriyle yeni bir edebiyatın, sinemanın peşinde olan Attila İlhan 15 Şubat 1925’te Menemen‘de dünyaya geldi. Ailenin ilk çocuğuydu. Babası Muharrem Bedrettin Bey bir kadızade olmasına rağmen çağdaş ve laik bir insandı. Menemen’de uzun yıllar geçirdi. Hatta bir dönem savcılık bile yaptı. Eşi Emine Memnûne Hanım’la da bu süreçte tanıştı. Emine Hanım Menemen’in ileri gelen ailelerinden birine mensuptu. Üstelik eğitimli ve açık fikirli biriydi. Çok geçmeden hep birlikte Menemen’den İzmir’e taşındılar. İşleri yolundaydı. Şehrin sayılı aileleri arasında gösteriliyorlardı. Karşıyaka’da Levantenlerin de bulunduğu nezih bir muhitte oturuyorlardı.
dumanlı dağın çobanı garib yıldız ciğerim parçalanır dağlarda akşam oldu mu garibim zincirlerim boynuma ağır gelir anacığım ağlamaya durdu mu kör talih bu kimi gider kimi kalır ben ölmeylen kahbe dünya yıkılır Türk şiirinin ölümsüz şairi Attila İlhan, namıdiğer Kaptan, gemisini alıp gitti Şiirleri karada kalanlara emanet.
734 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.