“Kalan” kapak resmindeki gibi sürrealist bir eser. Ölülerin (yaşayan-yaşamayan), cesetlerin gökten yağan küllerin arasında anlatıcı/kahramanın kim olduğunu çözmeye çalışarak sayfaları çevirdim. Bir ucu Almanya’da bir ucu Şili’de olan; devrim, kan, ceset kokan mekânlarda gidenlerin değil geride “kalan”ların romanı. Açıkçası aynı kişinin farklı kişiliklere bölünerek mi yoksa ölülerle ve ölüleri konuşturarak mı kurguda yer aldığını anlayamadım. Çok da kafa yormadım çünkü kurgudan ziyade sürrealist eserlerin genel amacı olan hissettirdiklerine bıraktım kendimi romanın.