Bireysel sorumluluğumuz var
Bedenimize ve bu dünyanın hükümranlıklarına karşı
savaşıyoruz. Sorumluluktan feragat etmek için cinleri ya da İblis’i
bahane olarak kullanmak kolay ama, her şey için onları
suçlayamayız. Doğrudan Şeytan’a mal edilebilecek şeylerin olduğu
besbelli, ama bu bölümde daha sonra göreceğimiz gibi pek çok
durumda asıl sorunu yaratan bizzat kendi bedenimizdir.
Örneğin, yanlış ya da şehvetli bir düşünce aklımıza gelirse, bunu bir cinin aklımıza soktuğu ya da Şeytan’ın bize saldırdığı
şeklinde anlamlandıramayız. Bedenimizde çalışan günah,
yaşamımızın henüz tam anlamıyla halledilmemiş kısmının
sonucudur. Bu tür düşünceler düşüncemizin yenilenmesiyle ve
farklı düşünmeyle ele alınmalıdır. Bu, İblis’e direnmenin en
yaygın yollarından biridir: Cinleri kovmayla olmaz; aklımızı,
düşüncelerimizi ve eylemlerimizi Tanrı’nın sözünün buyruğuna
teslim edelim. Bedenimize ya da bu dünyanın hükümranlıklarına
karşı savaşmamızın anlamı budur. Sabah kalkamıyorsanız İblis’i suçlamanın bir yararı olmaz. Şeytan’a uymayla ilgili hikayeleri bilirsiniz: “ Bu sabah Şeytan’a uydum ve kalkamadım.”. Bu bir süre devam ettikten sonra bu hizmeti seçersiniz. “ Rab, benden uyku cinini at.” Bu biraz aşırı bir ifade
gibi gelebilir ama böylesine “süper ruhsallık” duyulmamış bir şey
değil. Sorun böyle ele alınmaz. Tembelliği halletmeye çalışmak ya
da yatağa erken gitmek sorunu çözebilir! Eylemlerimizden
sorumluyuz; İblis’i suçlamamalıyız.