Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Kalite Ülkesi
Marc-Uwe KlingKalite Ülkesi Yorumları ve İncelemeleri
Kalite Ülkesi yorumları ve incelemelerini, Kalite Ülkesi kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Kalite Ülkesi puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
7.510 üzerinden
Güzel mizahi bir bilimkurgu.
Okurken keyif aldım ama bir an önce de sonuna gelmek istedim. Eğlenceli bir kitaptı.
Kitabın konusu, internet tabanlı olarak gelişen teknolojilerin sonucunda ortaya çıkan şirketler ve algoritmaların insan ve devlet hayatından yarattığı bir nevi bir distopyayı anlatmaktadır.
Kitabın ana karakteri makine hırdacısı Peter, yanlış teslim edilen bir ürünü istemediğinden iade etmek ister. Ürünü iade etmenin yek yolu; Dükkan'ın hatalı olduğuna herkesi inandırmak.
Farklı bir kurgu okumak isteyenler için çok iyi bir kitap.
Distopya&Bilimkurgu türünde bir kitap. Zaman zaman bana Black Mirror dizisini hatırlattı. İnanılmaz bir dünya yaratılmış kitapta. Şuan böyle bir dünya da değiliz ancak temelleri de atılmıyor değil. Teknoloji ve internetin dünyamızı kapladığı şu zamanda ilerde bu hale gelir miyiz dedirten ürkütücü bir dünya yaratılmış. Öyle ki kendi kendine alabildiğin bir karar yok gibi her yerde internet aracılığı ile takip edilir haldesin kulak içine kadar çip var. Evet şuan bunlar yaşanmasa da baktığımız zaman her yerde kameralar sosyal medya hayatımızın merkezinde , google da arattığım hatta aratmadan aramızda konuştuğumuz bir ürünün telefonumuzda bilgisayarımızda reklamının görülmesi tesadüf mü sizce? Aslında zaten izleniyoruz da farkında değiliz. O yüzden çokta olmayacak bir dünya değil.... Keyifli okumalar herkese....
Kalite Ülkesi benim son zamanlarda okuduğum hem en keyifli hem de bir noktada gerçekleşmesi olası bi dünyayı ortaya koyan bir kitaptı. İnternet ile bu denli haşır neşir olmamız zaman zaman beni ürkütse de cazibesine kapıldığımız gerçeğini de değiştirmiyor. Bu kitapta da teknolojinin çok çok ilerleyip her şeyin elimizin altında olduğu bir dünyaya adım atıyoruz.
Öyle bir dünya ki bu; sen daha bir şey istemeden hatta onu istediğinin farkına bile varmadan Kalite Dükkan sana o ürünü bir dron ile gönderiyor. İçinde bulunduğun dünyada senin seviyene ve ihtiyacına uygun bir sevgili bile düşünülmüş Kalite Ülkesi’nde. O sevgili Kalite Partner ile bir tık uzağında. Hatta Kalite Tablet ile her şey bir tık uzağında. Sisteme gerekli olan sadece bir öpücük, gerisini onlara bırak. Çünkü bütün bilgilerin artık emin ellerde.
Fakat bir noktada işler sarpa sarmaya başlar. Çünkü Peter İşsiz’e Kalite Dükkan’dan istemediğine emin olduğu bir ürün gelmiştir. Ve Peter bu ürünü iade etmek için elinden geleni yaparken bir yandan da sistemi karşısına alır.
Genel hatlarıyla böyle bir dünya, böyle bir kurgu var desem de çok daha fazlası var kitapta. Zaman zaman 1984’teki ‘Büyük Biraderin Gözü Üstünüzde’ hissiyatına kapılırken, zaman zaman da Otostopçunun Galaksi Rehberi’ndeki mizahı buldum kitapta.
Benim bu sene okuduğum en güzel popüler kitaplardan oldu. Keyifle, eğlenerek okudum. Tek eksik bulduğum nokta kitabın sonunun benim için çok oldu bittiye gelmiş olmasıydı. Kestirip atılmış gibi hissettim. Sonu da daha farklı bitseydi favorilerimden olacaktı kesinlikle.
Eh işte :(
Distopik bilimkurgu romanı...
Algoritmaların, androidlerin, yapay zekaların, süper zekaların zayıflığı değişik bir uslübla kimilerine göre mizahla anlatılmış.
Beni pek güldürmedi.
Kitapta kullanılan dil, bana pek hitap etmedi.
İçerisinde geçen kavramlar ve tarihi olaylar bilgi açısından yararlıydı.
Onun dışında konu çöp... Zaman kaybı... Kim tüm kitap boyunca saçma sapan bir eşyanın(!) İade edilmeye çalışılmasını, bir androidin devlet başkanı olma yolundaki seçim çalışmalarını okumaktan zevk alırsa buyursun okusun.
Benim için zaman kaybıydı, okunmazsa hiçbir şey kaybedilmez. Kitapla kalın.
Kalite Ülkesi, günümüz yaşantısına çok da uzak olmayan bir dünya tanımlayan, seçim yapma ve karar verme özgürlüğünü mizahi bir dille vurgulayan, huzursuz eden bir gelecek tasviri çizmesi ile düşündüren; aynı zamanda hiciv içeren sisteme yönelik eleştirileri ile kahkahalar atarak okuduğum distopik bir kitaptı.
Finansal kriz yaşayan bir ülke, bu
Dün, kitabı elime aldığımdan beri elimden bırakmak istemedim ve adeta bir solukta sayılabilecek iki günde okudum. Son birkaç ayda okuduğum en güzel kitaptı diyebilirim. Pek uzağında olmadığımız korkunç zamanlarda vuku bulan, korkunç bir ülkede sisteme karşı çıkan bir Nobody'nin, ve yine aynı zamanda sistemi daha iyiye değiştirmek için başkanlık seçimlerinde aday olan ilk süperzeka android'inin sisteme karşı çıkışlarının hikayesi anlatiliyor.
Roman akıcı, ürkütücü bir gelecekten bahsetmesine rağmen eğlenceli ve keyif verici, karakterler ve olaylar dolgun ve gerçekçi. Kitabın kısa bölümlere ayrılmış olması da okuma acemileri için cazip kılıyor kitabı. İlk kez bir kitaba on üzerinden on verdim, gerçekten hakettiğini düşünüyorum.
Meraklılarına keyifli okumalar.
Okurken çok keyif aldım ve kesinlikle öneriyorum alıp okuyun, gülün , eğlenin ama ya gerçek olacaksa diye ilerisinden korkun
Uzun zamandır böyle eğlenceli bir bilimkurgu okumamıştım. Aslında çoğu yerde ne kadar olası bir durum dedim. İnsan iş gücünden sıyrılmış bir dünya. En çok tüketmeyi amaçlayan ,üretmeyi robotik zekaya bırakmış,memnuniyet delisi olmuş bir oluşum!
Öyle ki Kalite Ülkesi’niyönetecek olan kişiyi bile seçerken “hata yapmaz, çabuk düşünür, çözüm bulur” diye bir robot seçmek istiyorlar. ( robot karşıtı görüşler var tabi ortalığı karıştıran, bende onlardan olurdum sanırım )
Peter başkarakterimiz, eskici dükkanında işe yaramayan robotik eşyaları dönüştürüyor ( en özelleri saklıyor). Birgün DÜKKAN adlı yapının yaptığı bir yanlış kitabı alıp götürüyor
Dükkan; insanların akıllarından geçenleri, bir an ihtiyaç duydukları eşyaları ayaklarına kadar getiren ve asla yanlış yapmayan bir yapıdır. Ne güzel demi aslında istemeden her aklımızdan geçen gelse.
Bence tek güzel bu da değil ; çöp toplayan daha yere atmadan tıkır mıkır gelen çöp kovaları siz bu kitapta ki favori ürünümsünüz
Kitap arasında yazışmalar , reklamlar , sosyal medya içerikleri güzel olmuş.
Bu kitap için ne sevdim diyebiliyorum ne sevmedim.Çok güzel sistem eleştirisi yapmış yazar.Hem de sizi eğlendirecek şekilde.Ama kitap bir yerden sonra o kadar durağan ilerledi ki bir an önce sonuna gelmek istedim.
.
.
Kalite ülkesi , birkaç ekonomik krizden sonra bu adı alan bir ülke.Ülkenin adıyla birlikte her şey değişmiş.İnsanlar seviyelere ayrılmış, yeni doğan erkek çocuklar babalarının , kız çocuklar da annelerinin mesleğini soyadı olarak almış,algoritmalar sizin yerinize karar vermeye başlamış,ihtiyacınız olan şeyler sistem tarafından belirlenmiş ve kapınızda belirmiş, neredeyse tüm iş kollarında insanlar yerine androidler çalıştırılmaya başlanmış v.s. Kalite ülkesi tüm ülkelerin,tüm yönetimlerin en iyisi olarak tanıtıyor kendini.Sisteminin kusursuz olduğuna inanıyor.Peki bu sistemin kusursuz olduğunu düşünen binlerce insan varken siz o sistemde bir açık bulursanız ne olur ? İşte Peter İşsiz,bu açığı buluyor ve böylece sistemle savaşı başlıyor.
.
.
Kitap distopya tarzında yazılmış ,ama baya komik bir distopya.Okurken eğlendiğim fazlaca yer vardı.Anlatılan dünyaya o kadar da yabancı hissetmiyorsunuz kendinizi.Kaldı ki kitaptaki dünyadan hemen bir adım uzaktayız bana göre.İnsanların interneti değil,internetin insanları yönlendirdiğini taşı gediğine oturtmaktan geri durmadan anlatmış yazar.Sanki Black Mirror izlermiş gibi hissettirdi bana.Benim için çok vaaay be dedirten bir kitap değildi ama değişik bir tarzı vardı.Size okuyun yada okumayın diyemiyorum o yüzden
Kalite Ülkesi: Dertlerimize Gülme Vakti!
İki Dünya Savaşı, nükleer silah, zehirli gaz ve türlü bomba kullanımı… Tarihte insan kaynaklı felaketleri, savaşları, kıyımları ve yıkımları saymaya kalksak bitmez. Doğal felaketler nasıl korkulu rüyamız olduysa, insanın sebebiyet verdikleri de hiç geri kalmadı.
Peki sayı vermenin tüyleri ürperttiği ölümler, yaralanmalar, günümüz ve özellikle gelecek için çok önemli doğal kaynakların yitimi akıllanmamıza yol açtı mı? Kesinlikle hayır! Belki biraz ders aldık, ufak da olsa aptallıklarımız azaldı diyebilir miyiz? Ona da hayır! Azalması ne demek, üstüne üstlük 2020 yılına girdiğimiz şu günlerde tekrar çalkantılar başladı. ‘Umut’ diyerek girdik, yine bu garabeti bulduk.
Dünya savaş dediği zaman büyük bir hevesle elini en yukarı kaldıran Amerika tabii ki her zaman baş aktör. Tarih bunu her dönem basa basa gösteriyor. Bugün de farklı değil. Ülkemizde sosyal medyada bu günlerde #SavaşaHayır diyerek, ufacık bir etkisi olsa bile umut ederek sessiz çığlık atılıyor. Çünkü biliyoruz savaşın neler getirdiğini, daha doğrusu neleri götürdüğünü. Travmaya açız. Bunun başka açıklaması yok.
Cem Altınışık
İncelemenin tamamı: kayiprihtim.com/inceleme/kalite...
368 syf.
10/10 puan verdi
Bu kitabın adı ruhsuzlar ülkesi, mekanikler ülkesi falan da olabilirmiş aslında. En kısa zamanda içli bir kitap okuyup kendime gelmeliyim. :)
  kitapta insanların hayatlarını sürekli algoritmalarla kontrol edildiği Bir ülke anlatılıyor. İnsanların yiyecekleri yemekten yapacakları işe, arkadaşlık edecekleri kişilerden evlenecekleri kişilere kadar her şey önceden belirleniyor. Konuşan dronelar sipariş dağıtıyor, sürücüsüz araçlar espri yapıyor, elektronik avukatlar depresyona giriyor...
Kitabın en sempatik karakteri Peter ve Bu ruhsuzlar ordusu ona da et beyinli diyor. :)