Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Kalite Ülkesi
Marc-Uwe KlingDüşük Puanlı Kalite Ülkesi Yorumları ve İncelemeleri
Düşük Puanlı Kalite Ülkesi sözleri ve alıntılarını, düşük puanlı Kalite Ülkesi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
7.710 üzerinden
Kalite Ülkesi (Marc-Uwe Kling), algoritmaların yönettiği, insan hayatlarına yön verdiği, sanal kimliklerin öneminin gerçek kişilerin önüne geçtiği, sağlam bir sistem eleştirisi de yapan kurgu roman.
Kalite Ülkesi, bir Black Mirror bölümünü anlatıyor sanki. Çin’deki vatandaşlık puanı uygulamasının da olası sonuçlarını düşününce herhalde kitapta anlatılan gibi bir kurgu olurdu.
İnsanlara bir statü koymaya (bu da genellikle iş hayatındaki ünvanı) ve biraz da buna göre davranılmaya çoktan alışıldı. Karakterlerin tümünün soyadı kim ne iş yapıyorsa o. Yöneticilik pozisyonu varsa adı “…. Yönetici”.
Bilin bakalım en çok kullanılan soyadı ne? Tabi ki “İşsiz“.
Teknolojinin gelişimi yeni iş kolları yaratıyor ancak insanların ihtiyacı olan şey, yeni işlerin çeşitliliğinin artmasının yanında nüfusa paralel şekilde niceliksel olarak iş (pozisyon) sayısının da artması. İş kollarındaki çeşitliliğin artması ifade edilirken iş-pozisyon sayısının ifadesi çoğu zaman yok. Kalite Ülkesi içindeki kurgu elemanlarından biri de bu.
Kalite Ülkesi içeriğindeki tanımlar gerçekten çok ilginç ve günümüz davranışları düşünüldüğünde bir benzerini yaşadığımızı söyleyebilirim.
#KaliteÜlkesi
Çok önce dünyada bir ekonomik kriz yaşanmış ve bunun sonucunda yapılan araştırmalara göre ülkenin adının değiştirilmesi gerektiği söylenmiş. Ülkenin adıyla birlikte aslında her şey değişmiş. İnsanlar seviyelerle ayrılmış, her işi yapay zekalar yapmaya başlamış, dünya verilerle ve algoritmalarla yönetiliyor. Anne karnındaki bir bebeğin ilerde nasıl bir insan olacağı bile sistem tarafından belirlenebiliyor. Bir gün baş karakter Peter istemediği bir ürün alıyor ve bu ürünü iade etmeye çalışıyor. Fakat iade talebi kabul edilmiyor çünkü makinalar asla hata yapmaz. Biz de bu süreci okuyoruz. Hepimizin başına gelmiştir telesekretere sinir olduğumuz anlar. Israrla söylediğimiz şeyi yapamaz ve bizi gerçek bir insana da bağlamaz. Her şeyin böyle olduğu bir dünya düşünmek korkunç geldi.
•Yazar aslında distopyanın içinde ekonomiyi, hukuku, siyaseti, devleti, yönetimi vs. eleştirmiş, sorgulamış ve sorgulatmış. Kitabı okurken aydınlandığım yerler oldu. Ama benim bir distopyadan beklentim bu değildi o yüzden de pek adapte olamadım kitaba. Makale okuyormuşum gibi hissettim bazen bu durum da beni sıktı. Androidler eğlenceliydi ve yaratılan dünya güzeldi fakat yazar bence göstermek, anlatmak istediklerini kurgunun önüne koymuştu.
•Akıcı, aksiyonlu, heyecanlı bir bilim kurgu okumak istiyorsanız bu kitap sizlik değil!
Eh işte :(
Distopik bilimkurgu romanı...
Algoritmaların, androidlerin, yapay zekaların, süper zekaların zayıflığı değişik bir uslübla kimilerine göre mizahla anlatılmış.
Beni pek güldürmedi.
Kitapta kullanılan dil, bana pek hitap etmedi.
İçerisinde geçen kavramlar ve tarihi olaylar bilgi açısından yararlıydı.
Onun dışında konu çöp... Zaman kaybı... Kim tüm kitap boyunca saçma sapan bir eşyanın(!) İade edilmeye çalışılmasını, bir androidin devlet başkanı olma yolundaki seçim çalışmalarını okumaktan zevk alırsa buyursun okusun.
Benim için zaman kaybıydı, okunmazsa hiçbir şey kaybedilmez. Kitapla kalın.
Bu kitap için ne sevdim diyebiliyorum ne sevmedim.Çok güzel sistem eleştirisi yapmış yazar.Hem de sizi eğlendirecek şekilde.Ama kitap bir yerden sonra o kadar durağan ilerledi ki bir an önce sonuna gelmek istedim.
.
.
Kalite ülkesi , birkaç ekonomik krizden sonra bu adı alan bir ülke.Ülkenin adıyla birlikte her şey değişmiş.İnsanlar seviyelere ayrılmış, yeni doğan erkek çocuklar babalarının , kız çocuklar da annelerinin mesleğini soyadı olarak almış,algoritmalar sizin yerinize karar vermeye başlamış,ihtiyacınız olan şeyler sistem tarafından belirlenmiş ve kapınızda belirmiş, neredeyse tüm iş kollarında insanlar yerine androidler çalıştırılmaya başlanmış v.s. Kalite ülkesi tüm ülkelerin,tüm yönetimlerin en iyisi olarak tanıtıyor kendini.Sisteminin kusursuz olduğuna inanıyor.Peki bu sistemin kusursuz olduğunu düşünen binlerce insan varken siz o sistemde bir açık bulursanız ne olur ? İşte Peter İşsiz,bu açığı buluyor ve böylece sistemle savaşı başlıyor.
.
.
Kitap distopya tarzında yazılmış ,ama baya komik bir distopya.Okurken eğlendiğim fazlaca yer vardı.Anlatılan dünyaya o kadar da yabancı hissetmiyorsunuz kendinizi.Kaldı ki kitaptaki dünyadan hemen bir adım uzaktayız bana göre.İnsanların interneti değil,internetin insanları yönlendirdiğini taşı gediğine oturtmaktan geri durmadan anlatmış yazar.Sanki Black Mirror izlermiş gibi hissettirdi bana.Benim için çok vaaay be dedirten bir kitap değildi ama değişik bir tarzı vardı.Size okuyun yada okumayın diyemiyorum o yüzden
Sizi yanıltmak istemem. Kitapta anlatılmak istenen her şeydir aslında. Savaşmanın, olduğu kişi olabilmek için verilen mücadelenin farklı bir boyutu. Kitapta varolan düzen yıllar sonrası olarak adlandırılıyor olsa dahi şimdiden ve şuan var olan düzenden pek fazla ortak noktayı içinde barındırıyordu. Tek fark daha gelişmiş bir teknoloji lakin aynı zihniyet aynı insanlar...