Duaya başlıyorsun,
Ya Erhamerrahimin diyorsun,
Susuyorsun...
Ama biliyorsun ya...
Dile gelmeyenlerin,
Kalbe sığmayanların,
Çare bilmeyenlerin de Rabbidir Allah
Sen günü hiç sevdin mi?
Günün saatlerini,
Hıçkıran dakikalara benzeyen akşamları...
Telaşlı,
Ağır aksak...
Şimdi her şeyi bırak,
Gün dediğin ölümdü.
Gün;
Benim diye kibirlenme,
Bal yerine sem olursun.
'Ben'im diye böbürlenme,
Bir kısacık dem olursun.
Yakma yıkma gönülleri,
Derûnlarda gam olursun.
Hikmeti kendinden bilme,
Kör nefsine râm olursun.
Bulmaz isen Hak yolunu,
Silinmiş bir nâm olursun.
İstemem Rabbim... Derin okyanusların mercanlı su şehirlerinde gezmeyi, Çöllerde serbestçe salınan sahra çalılarıyla hoşbeş etmeyi, Meralarda şetaretle zıplayan oğlakları sevmeyi, Gündönümlerini bezeyen kutup ışıklarını izlemeyi, Akarsu vadilerinin serin şırıltılarında geçmişi yâd etmeyi, İstemem...
Bana senin yolunda,
Taş mihrap bir namazgâhta toprağa karışan etek uçları, Cami şadırvanında su içen bir martının akşamına denk düşen bir yakarış,
Kâbe'ye yüz sürmenin rüyasından sabaha uyandıran bir ezan sesi yeter.
Od biter közü kalır, duvarda isi kalır.
Yaz biter güzü kalır, dallarda süsü kalır.
Saz biter sözü kalır, inceden sesi kalır.
Düş biter sızı kalır, ciğerde yası kalır.
Rabbim!
Seviyorum; ikindi namazı seccademe düşen güneşini...
Mûsikî gibi gökte salınan martılarını seviyorum.
Suyu da seviyorum, Cânı içinde taşıyan kudretini...
Seviyorum; Kalpleri mahzun, Yüzleri güleç kullarını.
Rabbim!
Seviyorum Yaratma Sanatını.