Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
Kalplerinizi açlıkla nurlandırın! Açlık ve susuzlukla nefsinizle mücahede edin. Cennetin kapısını açlıkla çalmaya devam edin. Zira nefsiyle mücahede eden kimsenin mükâfatı, Allah yolunda cihad eden kimsenin mükâfatı gibidir. Allah Teâlâ katında açlık ve susuzlukla nefsi terbiye etmekten daha sevimli bir amel yoktur. Karnını tıka basa dolduran kimse melekût âlemine giremez. Midesini dolduran kimse ibadetlerden zevk alamaz.
Müslümanların birbirleri üzerindeki haklarından biri de, her müslümana karşı tevazu göstermesi ve onlara karşı kibirlenmemesidir. Zira Cenâb-ı Hâk, kendisini beğenen kibirlileri sevmez.
Halil b. Ahmed şöyle demiştir: "Başkalarının sözünü sana taşıyan, senin sözünü de başkalarına taşır. Başkalarının haberini sana ulaştıran, senin haberini de başkalarına ulaştırır."
Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kul hastalandığında Allah ona iki melek gönderir ve gidin bakın kulum ne diyor buyurur.Eğer kul 'Elhamdülillah' diyorsa -Allah Teala bunu daha iyi bildiği halde- bu söz Allah'ın huzuruna yükseltilir o vakit hak Teala şöyle buyurur:
-Eğer kulumu bu hastalık sebebiyle öldürürsem onu cennete koymak benim üzerime haktır. Eğer ona bu hastalıktan şifa verirsem etini daha hayırlı bir etle, kanını daha daha hayırlı bir kanla değiştiririm ve hastalığını hatalarına kefaret kılarım.