"Zekâtı veren mü'min'er kurtuluşa ermişlerdi."
(Mu´minun Sûresi 4)
Ebû Hureyre'den (R.A.) rivayet edildiğine göre Peygamber (S.A.V)'imiz söyle buyuruyor:
"altın ve gümüşü olup da bunların hakkını (miktarı belirtilmiş Zekâtını) vermeyenler için, mutlaka Kıyamet günü bu altın ve gümüş madenleri ateşten levhalar haline getirilerek vücûdiari bunlarla kızartılır, yanları ve sırtları bu levhalar üzerinde dağlanır."
Yâni bu levhalar çok k dahi olsa, cismi onlara göre genişletir, levhalar soğudukça miktarı elli bin sene olan Kıyamet Gününde tekrar kızdırılır , bu hal, tâ küller arasında muhakeme bitip herkes, yolunun Cennete mi, yoksa Cehenneme mi gedeceğini görünceye kadar devam eder.
Ehl-i Hikmet'ten biri şöyle der:
"Vücudun selâmeti az yemekte, ruhun selâmeti az günah işlemekte ve dinin selâmeti de varlıkların en hayırlısına (Peygamber'imize) selât-ü selâm getirmektedir."
Bişr el-Hafî (r.a) diyor ki:
Bir gece Peygamberimizi (sav) rüyamda gördüm, bana dedi ki: ‘Ey Bişr! Allah senin dereceni arkadaşların arasında neden yüksek kıldı, biliyor musun?
‘Hayır ya Resulullah!’ diye cevap verdim.
Bunun üzerine Peygamberimiz (sav) ‘salihlere hizmet ettiğin için, mümin kardeşlerine nasihat ettiğin için, dostlarını ve yolumdan ayrılmayanları sevdiğin için ve yolumdan gittiğin için’ diye kendi sorusuna cevap verdi. Peygamberimiz (sav) buyuruyor ki:
“Benim sünnetimi ihya eden beni sevmiş olur, beni sevenler de kıyamet günü cennette benimle birlikte olurlar.” (*)