Hepimiz fahişeyiz; gasp, talan, eşitsizlik ve asaletsizlik üzerine inşa edilmiş bir dünyada, birileri yiyebiliyorken, birilerinin yalnızca ırgatlar gibi çalışabildiği; birileri çocuklarını okula gönderebiliyorken, birilerinin gönderemediği; insanlar açlıktan kıvranırken ya da kafalarını kilise duvarlarına vurarak açlıklarına son verecek ilahi bir kurtuluş umarken, bir prensin, bir monarkın, bir işadamının milyarların tepesinde oturabildiği bir dünyada, toprağına bir kez olsun ayak basmamış bir adamın, New York ya da Londra’daki ofisinde oturup ne yiyeceğime, ne içeceğime, ne okuyacağıma, ne düşüneceğime ve ne yapacağıma, sırf yeryüzündeki yoksulların ellerinden alınmış milyarlar yığınının tepesinde oturuyor diye karar verebildiği bir dünyada, artık hepimiz fahişeyiz. Hapishanede insanlar olduğu müddetçe ben de hapishanedeyim, aç kalan ve üstü başı olmayan insanlar olduğu müddetçe ben de açım, ben de çıplağım.