“Define” kitabının devamı olarak yazılmış Kan Damlası. Ben ilk kitabı okumamıştım. Bu kitabı okuyacaklar önce Define kitabını okurlarsa daha iyi olur. Hikaye Tarabya’daki İngiliz Köşkü’nde geçiyor. Ailesiyle birlikte sakin, huzurlu bir yaşam süren Şakir Feyzi’nin bir gece evinde işlenen cinayet tüm ailenin hayatını altüst ediyor. Ancak art arda işlenen cinayetler halk arasında da korkuya ve paniğe neden olmaya başlıyor. Önce İngiliz Köşkü’nde ölen yaşlı kadın ve daha sonra Anadoluhisarı’ndaki Zincirli Köşk’te ölen erkek. Bir günde işlenen iki cinayet ama birbirlerine çok benzer vakalar. Ve her iki cesette de bulunan notlar:
Numara bir
Numara iki
Ve alınlarındaki Kan Damlası, cinayetlerin devamının geleceğine işarettir..
Polis bu cinayetleri kimin işlediği, nasıl işlediği ve neden işlediği sorularının üzerinde düşünürken, soruşturmanın başına Müfettiş Hayret’in geçiyor. Mesleğine bağlı, arkadaşları arasında ‘Şeytan’ lakabını almış, kurnazlığı ve parlak zekası ile tanınan Hayret’tin acaba cinayetleri çözebilecek mi?
Katil ya da katilleri yakalayabilecek mi?
Tek solukta okuyacağınız güzel bir polisiye romanı olmuş. Tamamen olay örgüsü üzerine yoğunlaşıldığı için oldukça akıcıydı. Merak ve gerilim unsurları baştan sona kadar hiç eksilmedi. Kitabın başlarında katilin kim olduğu az çok ortaya çıktığı için sürpriz bir son yok. Entrikalarla, gizemlerle dolu cinayetleri aydınlatma çabaları ve katillere ulaşmak üzerine kurgulanmış bir hikaye. Ben çok kısa bir sürede bitirdim ve keyifle okudum.