"... özgürlük dürtüsü diğer her şeyi silip süpürüyor." Kitabı tek bir cümleyle anlatmak zorunda olsaydım bu alıntıyı söylerdim.
Berlin, sokaklarına savrulmuş bir grup gencin yürek burkan hayatlarını okuyoruz. Özgürlükleri için yurtlardan kaçıp, sokağa sığınarak kendilerine hayat kurmaya çalışan gençlerin çoğu maalesef o sokaklarda yitip gidiyorlar.
Yiyecek bir lokma ekmek için, bir gece de olsa uyuyacak yer bulmak için önlerine gelen her işleri yapıyorlar. Buna erkek çocuklarının kendi vücutları üzerinden para kazanması da dahil.
Sokakta birbirlerini bulan gençler bir araya gelir ve kan kardeşler dedikleri bir grup kurarlar. Onlar için hayat her zaman zordu ancak çalmadan, insanların haklarını gasp etmeden yaşamlarını sürdürüyorlardı. Ta ki, Fred'e kadar... Yapılan bir hırsızlık, diğer hırsızlıklara gebedir. Bir kere çalarak kolay para elde etmeye alıştığında bundan vazgeçmek çoğu insan için çok zor. Kan kardeşler de bu batağa düşenlerden... Yoksul insanların dahi cüzdanlarını çalarak işe başlıyorlar ve git gide yasadışı işleri arttırıyorlar. Tutuklanma, hapis, tekrar yurda dönüş... Onlar için bitmek bilmeyen bir kısır döngü haline geliyor.
Ancak bütün olumsuz örneklere rağmen Willi ve Ludwig size kitapta umut aşılıyor. Sokağın bütün pisliğine rağmen birbirlerine tutunup iş yapmaya başlıyorlar. Kendi alın terleri ve çabalarıyla gece gündüz çalışıyorlar.
Şartlar ne olursa olsun insan olmak istediği kişiyi kendisi belirler.
Kitapla ilgili tek sıkıntı, üslubu. Kurgu oldukça iyi ancak bana göre üslubu biraz yetersiz kalmış.