Kanuni ve Pargalı İbrahim Paşa

Erhan Afyoncu

Quotes

See All
Bernardo Navagero, Kanunî'yi şöyle tasvir etmişti: "...çok adaletli biri olarak nam salmış. Bir konu hakkında tüm bilgilere sahip ise hiç kimseye haksızlık yapmadığı söyleniyor. Verdiği sözü tutuyor ve kanunları ondan önce hükümdarlık yapmış olan herkesten daha iyi biliyor. Sözünü tutma konusuna büyük önem veriyor, çok çaba gösteriyor. Bundan daha büyük bir erdem de yok zaten..."
Reklam
İbrahim’in kendisine duyduğu sevgi, Türk Beyi’ne duyduğu sevginin çok üstünde. Bu şekilde de ülkenin idaresinde tek olmak istiyor. Ama bu konuda aslında çok da başarılı değil.
İŞTE ECDAT..
Osmanlı döneminde hem devlet hem de millet hayvanlara iyi davranılması konusunda hassasiyet gösterirdi. Bu konuda seyyahların eserlerinde ve Osmanlı belgelerinde birçok bilgi mevcut. Atalarımız, ölen atlar için mezar taşları ve kitabeler yaptırdılar. Kaya resimleri ve kilimlerde hayvan figürleri çoğunluktadır. Edebiyatta, türkülerde de hayvan sevgisi hissedilir derecede vurgulanır. Bu sevgi, Osmanlı döneminde de devam eder. Osmanlı'da hayvanlara bakılması için uşak tutulur, maaş verilir, fırıncılara ve kasaplara, köpekler için aylık para verilirdi. Sokak hayvanlarının beslenmesi için Mancacılık mesleği dahi oluşmuştu.
Sayfa 84 - Yeditepe
Balyoslar, Bizans döneminde Eminönü'nde ikamet ederlerken Osmanlı döneminde 1527'den itibaren Beyoğlu'nda kalmaya başladılar.
Yeditepe Yayınevi
Önsöz, XIV
Venedik'in ticari çıkarları her şeyin üstündeydi. Venedik balyosları Levant ticaretinin korunması ve geliştirilmesi için çaba sarfetmişlerdir.
Sayfa 14 - Yeditepe Yayınevi
Reklam
Daniello De Ludovisi'nin Raporu
Deniz kuvvetleri konusunda başarı, vatandaşların para kazanmak için yaptıkları deniz ticareti ve deniz trafiği ile başlar. Kendilerini bu konuda geliştiren kişiler, denizde savaşma konusunda da deneyim kazanırlar. Mesela İspanya, aniden de olsa çok sayıda, denizde savaşacak, gemileri idare edecek adamı hazır edebiliyor. Bu, deniz ticaretinin gelişmiş olduğu başka yerlerde de böyledir. Tıpkı siz ekselanslarının topraklarında olduğu gibi. Ancak Türkler deniz tüccarları değiller ve bu yüzden şimdiye kadar denizde çok fazla risk almamışlardır. Deniz mücadelelerinde her ne kadar Anadolu'dan ya da Türk Beyi'nin diğer topraklarından çıkan korsan gemileri de bu mücadeleye katılsalar, denizcilik konusunda bilgili kişiler olsalar da bu yeterli olmamaktadır. Çünkü bu korsanlar ve adamları, disiplinsiz kişilerdir. Çalmayı ve yağmalamayı iyi bilirler, ama donanma ile savaşmaları konusunda kimse onlara güvenmez. Dolayısıyla Türk ordusunun ustalığı daha çok karadadır. Denizde değildir. Her zaman deniz ordusuna daha az önem verilmiş olduğundan, denizde marifetlerini sergilemek isteyen adamların sayısı da oldukça az olmuştur.
Sayfa 102 - Yeditepe Yayınevi
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.