Doğu feslefesi dünyaya her zaman karmaşık bir sistem olarak bakmıştır. Ama bu bakış açısı, her geçen on yıl Batı'da daha büyük önem kazanmaya başlamıştır; hem bilimde hem kültürde. Gerçekte olan şu ki, masumiyetimizi ve naifliğimizi kaybetmeye başladık.
Karmaşıklık, her şeyin birbirine bağlı olduğunu vurgular. Her şey, her şeyle ilişki içindedir: ağaçlar iklimle, insanlar çevreyle, toplumlar birbiriyle. Bundan böyle tek başımıza değiliz. Hiçbir şey değildir.
“Öyleyse, basitçe söylemek gerekirse, kaos determinist sistemde aperiyodik ve görünüşe göre raslantısal olan oluşumdur. Kaosta düzen vardır ve düzende de kaos saklıdır.”
Kararsız aperiyodik davranış oldukça karmaşıktır. Asla kendini tekrarlamaz ve sisteme yapılan her müdahalenin etkisinde kalır. Bu durum kesin tahmini imkânsız kılar ve rastlantısal olan ölçümlere sebep olur. Uydu gözlemlerimize ve bilgisayar hesaplamalarına rağmen hava durumunu kesin olarak öngöremememizin sebebi tam olarak budur.
Kaotik sistemlerin bir diğer ilginç özelliği başlangıçtaki koşullara bağımlı olarak gelişmeleridir; başlangıçta yapılan küçük bir değişiklik gittikçe farklılaşan sonuçlar verir. Bu davranış “kaosun imzası” olarak tanımlanır.
Matematiksel fizikçi David Ruelle (d. 1935) hassas bağımlılığı anlatmak için aşağıdaki hikayeyi anlatır: “Muhtemelen başka uğraşı olmayan küçük şeytan bir gün hayatınızı alt üst etmeye karar verir. Bunu yapmak için atmosferdeki tek bir elektrona müdahale eder. Ama siz fark etmezsiniz. Henüz değil. Bir dakika sonra havadaki türbülansın yapısı değişmiştir. Siz hala bir şeylerin ters gittiğinin farkında değilsinizdir. Birkaç hafta sonra değişimin etkileri artmıştır; çok önemli biriyle piknik yaparken gökyüzü yarılır ve fırtına başlar. Şimdi küçük şeytanın başarısını fark edersiniz. Aslında sizi bir uçak kazasında öldürmeye niyetlenmişti ama onu vazgeçirdim.