Türkiye'de sosyal bilim yapmaya çalışıyorsanız ve "Kürt sorunu", "siyasal İslam", "hapishaneler", "eşitsizlik", "dezavantajlı gruplar", "LGBTİ hakları", "devlet şiddeti" gibi hassas konularda çalışıyorsanız işiniz hem zor hem de kolaydır. Zorlukları, geçmişte Behice Boran ve İsmail Beşikçi'yi, günümüzde ise Pınar Selek'i hatırlayarak tahayyül edebilirsiniz. Kolaylıklarına gelince; bazı tespitleri ortaya çıkarabilmek için oldukça kapsamlı araştırmalar yapmanıza gerek kalmayabiliyor. Bazen durumun kendisi orta yerde duruyor ve size düşen sadece onu görmek ve dile getirmek olabiliyor. Örneğin hapishanelerin başarısızlığını ve patolojik karakterini ortaya çıkarabilmek için Stanford Hapishane Deneyi gibi bir deneye ya da kapsamlı alan çalışmalarına gerek duyulmayabilir. Sadece 18 yaş altı çocukların yüzde 68,6'sının tahliye olduktan sonraki 1 yıl içinde; 18-20 yaş arası gençlerin ise yüzde 70'inin tahliye olduktan sonraki 2 yıl içinde yeniden ceza aldığını bilmek dahi hapishanelerin "iyileştirme" konusundaki başarısızlığının önemli bir kanıtı olarak görülebilir