Kapital'i kuşkusuz hepimiz okuduk, hala da okuyoruz. Tarihimizin dram ve düşleri içinde, tartışmaları ve çatışmaları içinde, tek umudumuz ve yazgımız olan işçi hareketinin bozgun ve zaferleri içinde Kapital'in yansımalarını, yakında, bir yüzyıldır günbegün okuyor olacağız. Kapital'i bizim için iyi kötü okumuş
olan yaşayanların ve ölülerin, Engels'in, Kautksy'nin, Plekhanov'un, Lenin'in, Rosa Luxemburg'un, Troçki'nin, Stalin'in, Gramsci'nin, işçi örgütü yöneticilerinin, bunlann yandaş ya da rakiplerinin -yani filozof, iktisatçı ve politikacıların- yazı ve
söylemlerinde Kapital'i "dünyaya geldiğimiz" andan beri sürekli okumaktayız. Konjonktürün bizim için "seçmiş" olduğu "parçalar"ını, fragmanlarını okuduk. Hatta I. Kitabı, "meta"dan "mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesi"ne kadar hepimiz az çok okumuşuzdur.